İnsan bu muttasıl
Ya hiç var olmayan
Ya çabuk tükenen şey
Artık bir seni düşman belledim
Elledim özünde buruşan katılığı
Erirken kemikler bu demir soğuğunda
Burnuna bir maşrapa hıncı inerdi
Sonra terle, nezle, şurup
Geçip gidecek hapşurup
Bir şey gelecektir ve
Durulur arşın kudreti
Sanma korkuya meftunuz
İdrake nara çalanlardanız
Yalnız sesiyle alçalanlardanız
Sağırdım fakat
Duyduğumdandır kuytuytu mesken
Sonunda gördüler
Dediler ki
-Saçı gitti başı kaldı!
-Bunun...
-Islak bir göz iken cürmü...
-İnsan mı dev mi bücür mü?
Bilinmez
Sonra bir çarşı bulantısı sarsar
Bir kurbağa kusmuğu
Veya bir 'baykuşa bıçak çekmek'
Ayıltınca topuk dikenleri
Çiçekli bir tapınağa köle olur
Takunyalarla ruhunu tartan
İnanca yaklaştıkça küfrü artan
Görmüştür
En çok bana manidar
Biliyorum inanç için anasından rüşvet alanı
İnanmayınca dersten kalanı
Yalanı
Yalanı
Bayram, resmi tatil, haftasonu
Cemre, taşa toprağa, suya
İrfanı depreşen birkaç ayı
Sayı, sayı
Seneyi andıran birkaç büyük numarayı
Görelim diye tutturduğumuz gönül sarayı
Evle açtık arayı
Yitti yol
Hatırlanmaz olunca zahter, begonya, gripin
Hatırayı aydınlatınca gömleği yırtık löküs
Hayır
Geçmişe özlem diyemeyiz
Geçmemiş de ondan
Fakat geçiyor
Fakat nazlı
Fakat tahammül
Fakat ihtiras
Ve
Fakat çöküş
...
Fakat
Biliyorum
Diyecekler ki
-İçi gitti dışı kaldı!
Yüzüme çarpınca bir duman sıcağı
Yine de
Sesimi renkle ki
Sözüm bir ressamı hatırlatsın