Şu sıralar aşk yiyorum, aşk içiyorum,

Aşk tüketiyor, aşk yazıyorum,

Yanlış anlamayın azizler,

Ne fahişeyim, ne bir zenci,

Ne kırk ayaklı bir günahım ben,

Ne İsaya benzer bir yaratılmış,

Bir adım var,

Ve benliğim sığmıyor bir mahlasa,

Ah şu tahta kuruları,

Beynim kurumadan bir kurusa!


Yürütülebilen ve inanın yürüyebilen,

İşte ben, yalan dedektörüyüm,

İnanın bana, keşfedilmemiş,

Kutsal kitaplarda hiç rastlanmayan,

Bir kaç günah ve suçu ben keşfettim,

Bu kadar kabarmışken benim göğsüm,

Ah, bir de icat edene bakın!


Şimdi işte, asılmış bir kafirden farkı yok,

Umutsuzluk dolu umutlarımızın,

Yeniden doğacak zamanı da yok,

Ah şu acıyarak ömür tükettiğim,

Canım insanlığımın.


Şimdi kayıp ettiğim bir kaç küfürü buldum,

Da, yapıştım boğazına,

Ne diye dolaşırlar, insanlığın arasında,

Neyse ki, yürüyorum bende onlar gibi.


İşin sonunda, kıyamet kopmadan hemen önce,

Af dilenmeyi diliyorum Tanrıdan,

Ölüm korkusundan falan da değil ha,

Yanlış anlaşılmasın,

Ölüm kadar, tiyatral bir hüzün sahnesi,

Bulamam artık diye şu hayatımda,

Tanrıdan bir özür, dilediğim için,

Özür dilerim, buna ek olarak bir kaç günah daha için...