Üstüne düşünce, düşününce,

Arşa değen beyaz, mavi kuşlar, 

Bu semadaki ufak yürekli yolcular,

Yerdeki özgür kulların sever miydi koğuşunu? 

Bilemem.


Doğa mıydı niceliği bizzat yaptıran?

Doğa mıydı insana yardımı dokunan?

Yeni doğana dahi sırt çeviren insanlar,

Bugün çiçeğin sular mı toprağını? Bilemem.


Metcezirlerle niceyi gömen derin çarşafın,

Tutuştukça gürüldeyen dev sarı sobanın,

Hiçbir sözle eğilmeyen dallı, taşsız tarlanın,

Sebep öfkesinde mi gizli ezgisinde mi?

Bilemem. 


Bir karşılık beklemeksizin geçen zamanın,

Nice mavilikler arasında umut vadeden bu sağanağın,

Tutuluşla nicelerce şevkelenen mehtabın,

Özgünlüğe miydi sevdası insanlığa mı?

Bilemem.


Binaların, minarelerin, yolların, engin tepelerin,

Senede milyonları taşıyan sonsuz geniş göklerin,

İçine aldığı sayısız şükürsüz olan bu yerlerin,

Hepimize kucak açması sevgiden mi? Bilemem.

  

Bu çıkarcı düzen, çığlıkları yadsıyan

Birilerinin kabahatini bir diğerine yansıtan

Bir ücradaki kelebekle bir köşeyi kasıp kavuran 

Senin meltem aşkını korlamaktan mı?Bilemem.


Veballeri boyunu aştıkça genleşen evren,

Durmadan karışan bu engin meşgale,

Bunca zulme şahit misin yoksa çeken sen misin?

Üzen sen misin yoksa üzülen misin?

Bilemem.