Ruhsal bunalımlar yaşayan birisinin bu bunalımlardan dolayı kafasında yarattığı, asla birleşemeyecek olan iki aşıktan birisinin mektubu.
Sevgili;
Uzun zamandır sana yazmadığımı fark ettim. O yüzden kalemi ve kâğıdı elime almam gerektiğini düşünüyorum. Bu yazı uzun mu olur kısa mı olur, bilmiyorum. Tek bildiğim bu kalemin ucunun kötü olması ve yazımın kötü olması. 31 Mart'taki buluşmamızdan sonra çoğu şeyin eskisi gibi olmadığını düşünüyorum. Daha doğrusu aramızdaki samimiyetin ya da romantik bağın azalmaya başladığını hissetmeye başladım. Bilmiyorum, sadece öyle hissediyorum. Ben demediğim sürece bana beni sevdiğini bile söylemiyorsun. Sanki aramızda nedeni belli olmayan bir soğuk rüzgâr var. O soğuk rüzgârda ısınmamı sağlayan tek şey de senin varlığını düşünmek. Seninle ilgili düşler kurmak. İçinde sadece ikimizin olduğu düşler. Bu soğukluğu düşündüğüm zaman, göğsümde bir ağrı ve hızlanan kalp atışlarımı hissediyorum. Yüküm artıyormuş gibi hissediyorum. Buna neden olan şeyin ise önceden de söylediğimiz gibi mesafe olduğunu düşünüyor, birlikte düzgün vakit geçirememeye bağlıyorum. Bu sıkıntılı süreçte iftarla sahur arasında bir paket sigara içiyorum. Çok fazla sigara içmeye başladım. Neyse bu yazıya yarın devam edeceğim.
Yazıyı bıraktığım zamanda seninle bayağı bir hararetli konuştuk. Beni arayacağını söyledin, şu an senin aramanı bekliyorum. Final haftanda böyle bir durum yaşadığımız için çok üzgünüm. Gel gör ki aramızdaki bu mesele konuşmadan da hallolmayacak. Seninle her şey olmak istiyorum. Arkadaş, dost, sevgili… Her sıfatta seninle konuşmaya razıyım lakin sevgili olduğumuzu da unutmamanı istiyorum. Saat 20.45, halen aramanı bekliyorum. Saat 22.00’da arayacakmışsın, heyecanlıyım. Bu konuşmayı yapmayı iple çekiyorum. Kafamdaki bu bulutların dağılmasını, güneşin tam tepeden vuracağı zamanları istiyorum. Seninle böyle olmak canımı çok fazla sıkıyor. Her anımızı imzanı istediğin günkü gibi heyecanla yaşamak istiyorum. Ancak uzun mesafe değil de birbirimizi hiç anlamayacağımızı düşünmek canımı sıkıyor. Her gece uyumadan önce, ayakta dururken yüzünü ellerimin arasına alıp seninle dakikalarca konuştuğum zaman aklıma geliyor. Eğer seni üzersem o an söylediklerimi bana hatırlatmanı isteyişim aklımdan çıkmıyor. Dışarıda soğukta bardağa dökülen sıcak çayın dakika geçmeden buz kesmesine neden olan o soğuk hava, artık içimi her zamankinden çok daha fazla ısıtıyor. İşte o ısı sensin. Nabzım yükseldi, ellerim titriyor, aramanı bekliyorum.
Ertuğrul Şahin
2022-02-18T16:00:46+03:00"Ben seni bir anlık değil
Bir ömür boyu ararım
Gururum umrumda değil
Telefonun başında çaresiz bekliyorum..."
Kenan Birkan
2022-02-04T22:52:36+03:00Bu yazı beni üzdü sevgili Turan. Sanırım Selma’yı anımsadım. İçten bir yazıydı.