Yüzüne baktı adamın.
O meraklı, derin bakışları gördü.
İstemeden de olsa döküldü dilinden cümleler:
Yeni bir gezegen keşfetmek gibi değil mi? Yeni bir lezzeti tatmak.
Hatta aynı zamanda yeni bir koku,
yeni bir dil öğrenmek gibi mesela.
Tatmin edici.
Sonra sevişmek istemek. Dudaklarını değdirmek yeni bir tene, tanımak için en derinine dalmak istemek.
Kör bir dalışla bir insanı tanımak.
Onun denizine dalmak işte, dibinde ne olduğunu bilmeden bazen inci mercan bazen bir avuç kum. Tüketmek istemek her şeyi ama her şeyi, bir kitabı okumak gibi her harfini her boşluğunu her noktasını görmek, okumak ve bilmek istemek.
bilinmeyene olan arzu.
O içimizdeki bitmek bilmeyen merak. İrdelemek, deşmek, dalmak, ayrıştırmak. Gizlice ya da uluorta.
Belki en ilkel tarafımızın vahşiliği ile
arsız iştah doyana kadar.
Sonra mı?
Boşluğa dönüp yürür insan.