1
Bilmenizi isterim!
Gülüşünüz gelir zehir zemberek saadet ve huzurdan.
Sonra gamzelerimiz fikirden fikire düşünür.
Siz mesela hanımefendi gamzenize,
benliğin yağmurları, şimşekleri saklanır!
Bilmek isterim!
Saklanan yağmurlara, şimşeklere toprak gamzeleri bürkülür mü?
Toprak gamzeleri sükûtu kurutur, anladım da
ne anlatır benliğime susa susa?
Gamzeler parıl parıl iken
hangi doğru dudakları uçuklatır?
2
Bilmenizi isterim!
Ayaklarınıza kadar cesaretim gelmiştir.
Bir mektup cesarettir belki, bir sabahın içinden.
İster misiniz kuşkusuz karşılık olarak bir cesaret de sizden:
Gözlerimden bir silüet gibi kaybolup gitmeniz.
Elleriniz ipekten yanı sıra bir yumuşak.
Ve bu hadise başucunda durur sevdamızın,
Gövdesini ve kollarını ısıtır onun.
Isındıkça biz biliriz hanımefendi
"sevgi" sözcüğüyle bağışıklılığımız bulunuyor.
Oldu olacak ebedi ümidimiz sevgi.
Çok da ismini alamayız dudaklarımıza lakin.
Bilmek isterim!
Giderken ne tokmağı ne de yumruğu vurmadan
öyle içinde çocuk ürpertileriyle
duru adımlar attınız da
bir yalnızlık gümüş bilinirken bana,
altın tabaktaki sükût bir veda çoklarında mıdır?
3
Bilmenizi isterim!
Bakın yine belirsizdim kâh güz kâh bahar.
Şafağı söktü yasınız,
Seherleri doğurdu saadetiniz,
Öyle ki gülümsediniz, unutulur mu?
Güller açılıp patlamıştı dudaklarınızda.
Sonra üzüldünüz çisil çisil, durulur mu?
Birlikte burukluk verilir salkım söğüt bahçelere.
Bilirsiniz hanımefendi,
hürriyete hicran duyan iskeleler yalnız sevdamızda.
İskeleye sevda ne demek ayıp,
gemiler batıyor gurbetten gelmişse bile.
İşte limanda sere serpe eğilen dallarıyla ağaçlar,
masamızı bekliyorlar.
İşte kök salınan yalnızlık,
"Merhaba!" denilse atacak kendini denize.
Bilmek isterim!
Nerelerin isyanıdır bu sürgün misali hevesim?
Mesela lodos desek, mesela karayel desek
akdeniz zambakları eğilir, burkulur ben gibi.
Yanılmadığımı bile bile bir sual var dilimde sabır tüketen;
"Heves midir bir başına,
hani öyle yalnız başına,
oysa sükûtunuz da eşlik eder mi?
Sahi biz hanımefendi susmasak
kimler dinler sessizliği?"
4
Bilmenizi isterim!
Sevdanız su irtihal eden gönüle değdi değeli
"Nazar olmuş." der durur vardakostalar.
Nereden gelirse belki müdaafaya kalkışırsınız,
Gelsin, unutamadım hanımefendi!
Kalbiniz toprak, sevginiz baharda açan çiçek kokar.
Şöyle bir yaslansam gövdenize uykularca,
boğazımda yudumlanan kaviller kaçardı sesime.
Bilmek isterim!
Geçti kaviller uykumdan,
şimdi bir dudak payı buseniz müsait midir?
Değilse de yedi milyardan öte insan soyu bilir ki
belkileşiriz biz hanımefendi?
Rutubet kokularıyla bir teşekkür saklarlar kül izinden.
Merhametin zahmeti üstümüzde kalır.
5
Bilmenizi isterim!
Kimlere söndürdüm kibrit çöpümü
başkalarına sevda diyemedim ki
yangınlarına bağlanamadı.
Nelere yükledim yağmur ikliminizi,
arınamadım yağan bereketinizden.
İnledikçe dağlar boyu cihan,
beyaz örtüden varlığınızla
bütün fânilikler kırıldı, rüzgâr tadında kırıldı.
Afili bahtımla ağladım,
ellerinizden uzakta temizlenemedim.
Henüz yoksul hürmetli sofradır hasretiniz,
dört köşesi memleket kokar!
Besininiz aydındır, zengindir ki
içlerinde sükûtlarım boğulur.
Bilmek isterim!
Ve belki kısadır cahilliğim sizden ötürü...
Ve gönlümde hanımefendi,
baki kalacak tahayyüllerdendir:
"Bilmek isterim!
Ne, nedir acep sizin üzerinizden hanımefendi?
Ne, nedir acep?"
2014
Mehmet Ümit Kılınç
2021-04-07T18:54:25+03:00Kaleminize sağlık.