Bu akşam yapamam dediğim, imkansız gördüğüm bir şeyi yaptım. Kendi yoluma gitmeyi seçtim. Üzerimden kalkan yükü, tükenmişliği kelimelerle anlatamam. Bazen gerçekten olması gerekenin o olduğunu insan yaptıktan sonra anlıyor. Hayattan zevk almamaya başladığım, beynimin içini kemiren düşünceleri terk etmek o kadar iyi hissettirdi ki bana. Kimsenin iyileştirici meleği, yaralarını saran yara bandı olmak istemeyin. Ben bu insana iyi gelirim, onu iyi ederim diye birini almayın hayatınıza ya da zorla o hayata dahil olmayın. Çünkü hiç kimse hiç kimseyi iyileştiremezmiş ben bunu anladım. Meğer her şey insanın kendi elinde olan bir şeymiş. Hayatın güzel yanlarını görebilmek, mücadele etmek, iyi düşünmek, mutluluktan kaçmamak… Bunları insan ancak kendi kendine sağlayabilirmiş. Bir başkası bir başkasına hiçbir şey için söz vermemeliymiş. Sonra o yüklerin altında söz veren kişi ezilirmiş hep.
Mutluyum. Eğer bunu okursan bir gün sana yazdığımı anlarsın. Kızgın değilim, kırgın da değilim sana. Prangalarımdan kurtuluşumun zaferini kutluyorum sadece. Ruhumun şifa bulduğunu hissediyorum. Hiç olmaması gereken bir şeymiş gibi düşünmüyorum ama asla. Çok şey öğrettin bana. Ben ilk defa mücadele etmeyi, çabalamayı, kendini vermeyi seninle öğrendim. Ne yapmam ya da ne yapmamam gerektiğini sen bana öğrettin. Belki de gençlik çağımın ilk çılgınlığıydın sen. Ama en çok da seninle olgunlaştım. Büyüdüm. Yetişkin olduğumu hissediyorum artık. Küçük bir kız çocuğu olmaktan çıkardın beni. Güçlendirdin. Yapamam dediğim şeyleri yapabileceğimi öğrettin bana. Bir de büyük konuşmamayı. Kabul edelim güzel bir devir yaşadık beraber. Ama bu devir de bitti, kabul edelim…