Bu fincanı hatırlayanlar kaliteli yıllar geçirmiş demektir. Hatta evinizdeki vitrinde yerini hâlâ koruyorsa anlayın ki çok kıymetli düşüncelere sahip, geçmişin dinamiğini, geleneklerini koruyan bir anneye sahipsiniz. Çünkü ben de bu fincanı vitrinden kaçırıp bu lezzetli keyfi yapma fırsatını yakaladım. :) Anneme bazen tatlı sitemlerde bulunuyorum, "ya anne kullan ne olacak, şimdi kullanmayacağız da ne zaman kullanacağız" diye. "Kızım her şey ayak altı edilmez, bir şey de sağlam kalsın." Bazen taa çeyizindeki şeyleri çıkarıyor, çok şaşırıyorum. Yahut bezlere sarılmış havlu yazma. Annem hep der, bu zamana nasıl geldik, bir şeylerin kıymetini bilerek. Üç tane torunu var, hâlâ bir başkası için de olsa ona bir şeyler ayırır. Geçmişte yaşadığı için geleceğini de ona göre yön veriyor. Kıymet bilme konusunda eskilerin ellerinden öperim. Rahmetli anneannemin bana hacdan getirdiği incili kolye, hac temalı fotoğraf makinesi duruyor, hani şu basınca Kâbe çıkanlardan. Hatırlayınca gözlerim doluyor hâlâ, kişiler gidiyor ve geriye bizde bıraktığı anılar ve eşyaları kalıyor. Köye çerçi gelirdi eskiden, o zamanlar mağaza mı vardı yahut online sipariş siteleri? Köyün kadınları oradan giyeceği elbisesini, yazmasını, evinin eksiğini alırdı. İşte anneannem de bana o duyguyu yaşattıran hükümet gibi kadındı, önüne oturturdu o arabanın, al kızım ne istiyorsan derdi. Her hafta sonu heyecanla köye gitmeyi beklerdim. Çocukluğuma dair hatırlayıp heyecandan yüreğim kopacak sandığım an işte o çerçinin gelmesini beklemekti. Çok eskiye gittim dostlarım, içim bir hoş oldu. Yüzümde ise hafif bir hüznün tebessümü var. Velhasıl eskiler çok güzel, 70'lerde olsak bir sürü plak alırdık, 80'lerde açık hava sinemasına giderdik. 21. yüzyılda bizi ne mutlu eder, inanın hiç bilmiyorum.


Hayatınız kahve tadında hatırlı ve kıymet bilenlerle geçsin inşallah. :)

Vesselam.