Soguk ve sessiz bir Kasım gecesinde yalnızım,

Elimde kalem, önümde kağıt, kulağımda Muhlis Akarsu ve yanımda sazım,

Oturduğum divan çatırdıyor

Tahtanın çatırtısı sanki seni fısıldıyor

Penceremden sesler karışıyor;

Türküme ritim tutuyor damlalar,

Yansıyorsun içime; içimde kırılıyor arkası sırlı camlar…

Yüreğimi kurcalıyor hasretin

Seni soruyorum kendime, kimsin sen?

Kafamın içi kıyamet,

Ah bir bilsen ne de çok ses var her hücrem seni bağırıyor

Susturuyorum her birini ve tazeliyorum çayımı,

Tazeleniyor fikrim,

Sen kimsin, nesin, söyle bana nereden gelirsin?

Yahu bu kadar gizemle nereye gidersin?

Bu defa türküme eşlik eden sabahın ilk ışıkları oluyor

Kıvranışlarımla birlikte bu gecem de ölüyor…

Güneşle uyandırıyorum ben de beni

Saat sabahın altı otuz ikisi.

Düşlerimden hiç gitme boş ver herkesi

Ahmet Arif’in dediği gibi

“Can benim, düş benim, ellere nesi?”


07 /11/2020