Merhaba;
Nasılsın? İyi ol. Bir fotoğrafın var bende. Üç kişisiniz. Sen sağdasın. Ortada duranın kolunu tutmuşsun sıkı sıkı. Yüzünde diş göstermeyen bir gülümseme... Güneş yüzüne vurmuş. Ondan, belli, gözlerinin kısıklığı. Biraz da az önce yaşanmış olan bir âna katıla katıla gülmenin izi belki de. Anımsadın mı? Ben olsam unutmazdım. Ben olmasam da unutamıyorum zaten.
Gün içerisinde adını anmamda gözle görülür bir azalma var. Bunun yanında geçen zaman, artan mesafeler, yeni hisler ve elbette özlem de var. Birinden ayrılınca -nedendir bilirim- onun görüntüsü zihnimde ağır çekimde bir "boomerang" görüntüsü yaratır. Ne şanssızlık ki onca videonun arasında zihnimde dönüp duran sadece bu fotoğraf. Hayal gücümü en çok zorladığım an da bu fotoğraf. Düpedüz basitlik belki de. Fotoğraf az dursun.
Sana sıradanlaşan tesadüflerimden bahsetmek isterim. Binboğalar efsanesini okumuş muydun?
“Derken batıdan iri, dönen, dönerken ışıkları savrulan bir yıldız çıktı, kaymaya başladı. Ceren’in yüreği ağzına geldi.” Gariptir ama inan. Ceren’in obanın istediği dilek yerine Halil’i istemesine gülümserken kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Gözlerimle gördüğüm en büyük yıldızın kaydığı andır o an. Yüreğim ağzıma geldi. Daha garip olan şudur ki; asıl dileğimi unutup o fotoğraf karesindeki gülümsemenin yüzüne pelesenk olmasını diledim. Benim Ceren’e güldüğüm gibi sen de bana gülersin, kim bilir.
Öyleyse durma, gökyüzüne bak.
Gün doğuyor, batıyor, doğuyor, batıyor. Tüm ayrılıklarımın yanında seninle ayrılmak bir armonika hissi yaratıyor yüreğimde. Yokluğun nefesimi keserken ismini anmaya dilim dönmüyor. Annemizin bana söylediği son sözün genzimde bıraktığı keskinliği henüz atamamışken sana söyleyeceğim son sözlerim üzerine epeyce düşünmem gerektiğini biliyordum. Zamanını öngöremediğim bir veda olduğundan aceleye gelmiş bir söz olsa da her halde bin yıl da düşünsem yine de sana aynı şeyi söylerdim.
“Bir gün çok bunalırsan
Denizin dibinde
Yosunlara takılmış gibi
Soluksuz
Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir”
Aldığım haberin ağırlığı altında ezilirken senin orada gözlerinin güneşli, saçlarının yıldızlı olmasını diliyorum. İyi ol, özgür kal.
“Ağlar bu mezarlıkta yörükler her gece
Bıkıp iri yıldızları davar sanmaktan
Düşünür eski günleri… iskandan önce
Geride kalmanın hüznü yamanmış yaman.”
umutulas
2021-07-20T16:42:49+03:00Öyle çok fotoğraf çekiyoruz ki, hiç birinin bir hatırası yok. Oysa fotoğraf, bizi o âna, o ânın hatırasına götürürdü. Ve hatırası olan fotoğraflar gelip yerleşir bazen insanın içine. O andan daha fazlasını anlatır bizlere...
Ve Gülbahar Uluer için de ayrıca teşekkür ederim. Yıllar var ki duymuyordum sesini.