ben bir ordu istiyorum komutanım

böyle güçlü olunurmuş

böyle korkutulurmuş düşman

hangi asırda olursak olalım


ben bir ordu istiyorum komutanım

lakin birkaç şartım var

ellerinde yalnız 

beyaz bayrak sallasınlar

üniformaları beyaz olsun

yaldızlı niyetlerle göğe baksınlar

bir ordu istiyorum

kana inanmasınlar

inansınlar yaşamaya

ve öldürmek için değil de

değiştirmeye yürüsünler

asrımızı baştan aşağı


sekiz milyar askerim olmalı komutanım

itiraf etmeliler kızgın olduklarını

patronlara ve generallere ve krallara

zincirleri ellerinde tutanlara 

birlikte fethetmişken istanbul’u

birlikte kurmuşken babil’i

antları birlikte içmişken, birlikte dövüşmüşken cephelerde

tarihe yalnız kendi adlarını yazanlara


bizi öldürüyorlar komutanım

savaşlarda, madenlerde, hastanelerde

bazen de insanca yaşamamıza izin vermeyerek

öldürüyorlar

sizi de öldürüyorlar komutanım

dört bir yanınız kan kokarken

kendinize yaşıyor mu diyorsunuz

yaşamak hakikaten böyle bir şey mi


beni çoktan öldürdüler komutanım

yedi yıl önce soma’da

kırk üçte berlin’de bir kampta

moskova’da elinde kızıl bir bayrakla ölen bendim

her askerle

her şairle

her işçiyle yeniden

bağışlayın, komutanım

insanlar ölmüyor gibi yaşayamadım affedin

barışamadım ellerimizdeki kan ile


komutanım, bunca kötülük dipdiriyken

öfkemiz nasıl ölebilir

nasıl pişman olmaz analar

oğullarına haki gömlekler giydirmekten


nefretlerine muhtacım komutanım

hayat hepimize yetebilecekken

birkaç ömürlük yaşayanlara

kefenlere cep dikenlere

açlık pahasına zenginliğe 

açlık pahasına zenginliğe

açlık pahasına zenginliğe


nefrete muhtacım

devireceksem hiç sallanmamış bir tahtı


benim bu koltuk kapmacayla işim yok

dokunmayacağım silahlarınıza falan da

ellerimi kapitalist kanıyla kirletmem


komutanım

öldürülerek kazanılan, iyinin zaferi değildir

dünyayı barışla tehdit edeceğim!