minicik ellerin vardı

          gök yüzümü saran

karanlığa meydan okuyan  

            gülüşlerin

aydınlıklara umut bağışlayan 

            bakışların

ve bembeyaz

     hiç kirlenmemiş düşlerin


nefes dolmuyor göğüs kafesim

yüzünü görmeden

       doğmuyor güneş

hatta

tüm coğrafi olaylar

istibdadını kabul etmişçesine

bir ben

hala 

oluk oluk

sensizlik kusuyorum


hıçkırık takılıyor

      mürekkebimin boğazına

bağıra çağıra

      ağlıyor kalemim

harflerim 

      can çekişiyor seni yazmadıkça

ne olur

söyle bana

sevmek

ne büyük bir distopya


o yüzden çocuk

hazır mısın?

bu gece öleceğiz!


bir intihar randevumumuz var

saat tam 00.00 vurduğunda 

bal kabağına dönüşen dünyayı terk edeceğiz!

çabuk tut ellerini

az kaldı!