Ders notlarının sayfalarını parmak uçlarıyla taradı. Bu dönem ders için yaptığı tek adım bu sayılabilirdi. Kendini sıkışmış hissediyordu. Dışarıya değil, içeriye de sıkışmış. "Ayda olsaydım." diye geçirdi içinden. "Galiba ancak bu kadar yalnız ve çaresiz hissedebilirdim."
Sonra bu ihtimali bile çekici buldu. "En azından manzarası güzel olurdu. Uzaktan bu pespaye dünya bile güzel görünüyordur eminim."
Öğrenmesi gerekenleri çok önceden birileri belirlemiş, bunun dışına çıkmaması için de hayatına çekilmez, çok fazla düşünce ve eylem mesaisi harcamasını gerektirecek meşgaleler dizmişlerdi. Düşünse belki içsel motivasyonunu bağladığı şeye göre mutluluğunun doğru orantıda şekillendiğini anlayacaktı ama bu ayki elektrik faturası buna engel oluyordu. Kafasında yarattığı iki filozofu kapıştıracak, birinin doğruyu bulması da diğerinin kaybetmesi de onu geliştirecekti belki ama o sıra artan hayat pahalılığını bahane edip zam isteyen ev sahibiyle kafasında hayali bir tartışma gerçekleştiriyordu.
"Sana hayat pahalılandı da bana özel devlet indirimi mi var?"
Düşündü, bu soruyu soramazdı. Çünkü cevabı olan sorular sormak bu devirde yanlıştı. Zaten o ne derse desin ev sahibinin fikri aynı kalacaktı. Bir anda tüm gemileri yakası geldi ama hayatı bu asi eyleme bile izin vermeyecek kadar pamuk ipliğine bağlıydı. Olanı da kaybetmemek için ayak uyduruyormuş gibi yapmaya devam ediyordu.