Zaman asla geri dönmez. Ne bir saniye ne bir dakika, hiçbir süreyi geri döndüremezsin. Zaman öyle bir şeydir ki ileride keşke lafını cümle içinde kullanmamak için zamanı iyi değerlendirmek, dolu dolu yaşamak, doğru seçimler yapmak gerekir.

İnsanlar gençken genelde zamanın kıymetini bilmezler. Oysaki zaman çok kıymetli ve değerlidir. Ama onlar önlerinde daha çok zaman olduğunu düşündüklerinden mi yoksa genç olduklarından mı bilmem, zamanı deyim yerindeyse har vurup harman savuruyorlar. Ancak unuttukları bir şey var, ölümün yaşı yoktur. Yani örnek vermek gerekirse, ben daha 16 yaşındayım, önümde daha çok uzun bir süre var. Şunu bugün erteleyeyim, yarın yaparım zihniyeti yanlıştır. Yoksa bu hep böyle gider durur. Sonralar hiç bitmez. İnsan belli bir zaman sonra anlar boşa geçirdiği zamanın kıymetini. Arkasına dönüp baktığında boşa geçirdiği zamana yanar. 


Başka bir açıdan baktığında ise yakınımızda vefat eden eş dost bize yattığı yerden önemli bir mesaj verir;

"Ben de birkaç dakika öncesine kadar senin gibi gezip tozabiliyor, yiyip içebiliyordum. Şimdi ise halime bak."

Yani bize anlatmak istediği şudur:

"Kimse bu dünyada kalıcı değildir. Kendine biçilen zaman içinde hayatını yaşar ve göç eder. O zamanı ne yaparak değerlendireceği onun elindedir. Bu yüzden insanlar için bir salise bile önemlidir. Zaman bazılarına hiç geçmeyecek gibi gelebilir. Ama su gibi akar geçer. Bir bakmışsın gençsin, bir bakmışsın yaşlı. Bu yüzden karşındakini anlamak, hor görmemek önemlidir. Çünkü gün gelecek sende onun gibi olacaksın. Orson Wells'in bir şarkısında söylediği gibi: Ben gençliğin ne olduğunu bilirim, ama ya siz, siz yaşlılığın ne olduğunu bilir misiniz?

Bundan çıkaracağımız sonuç kaybettiğiniz her şeyi geri getirebilirsiniz belki. Fakat zamanı asla geri getiremezsiniz.