Annelies Frank, 1929 yılında Frankfurt, Almanya'da doğdu. On altı yaşına ulaşamadan hayatını kaybetti fakat bu, onu savaş zamanında yaşayan bir çocuğun sesi olarak dünya tarihine izini bırakmaktan alıkoyamadı.
1933 yılında Nazi Partisi iktidar olduğunda Yahudi aleyhtarı kanunları yürürlüğe koymaya başladı. İki kız çocuğu babası Otto Frank, savaş döneminin sonuçlarını göz önünde bulundurarak aileyi, Anne'in hayatının büyük çoğunluğunu geçireceği Amsterdam'a getirdi. Bu şehirde Anne, büyük kız kardeşi Margot ile birlikte iyi bir eğitim görme şansı elde etti.
Almanya, 1940 yılında Hollanda'yı işgal ederek burada da benzer Yahudi aleyhtarı emirler yürürlüğe koydu. Bu emirlerden bazılarına göre, Yahudiler işlerini ve mülkiyetlerini bırakacak ve 1942 yılında yürürlüğe giren diğer bir emre göre de Yahudi olarak ayırt edilebilmeleri için kıyafetlerinde sarı bir yıldız bulunduracaklardı.
Otto Frank Amerika'ya göç edebilmek için ailesine vize çıkarma çabaları başarısızlıkla sonuçlandığında, evlerinin alt katında ailesinin güvende olabilmesi için bir sığınak yapmaya başladı. 1942 yılında Margot Frank'in sürgün raporu ile aile burada saklanmaya başladı. Otuz bin kadar Yahudi aile bu yıllarda saklanarak hayatlarını sürdürdü, Frank ailesi ise yirmi beş ay boyunca saklanmayı başardı. Anne burada, on üçüncü yaş gününde ona hediye olarak verilen ajandasına günlerini kaydetmeye başladı ve bir yandan uzaktan eğitime devam ediyordu. Günlüğünde "Arka Ev" adıyla bahsettiği bu sığınakta geçen gündelik yaşantısı, aile içerisindeki ilişkileri, annesi, babası ve kardeşiyle olan bağları, gelecek hayalleri hakkında iki yıl kadar yazmayı sürdürdü. Anne'in yazıları arasında en çok bahsi geçen Kitty karakteri başta olmak üzere, birçok hayali arkadaşına yazılmış olan mektuplar da bulunmaktadır. Kitty karakteri ilk olarak Hollandalı bir yazarın kitaplarında görülmekteydi ve Anne bu seriyi, Arka Ev'de saklanmaya başlamadan önce bitirmişti.
Aile, 1944 yılında Gestapo tarafından tutuklandı ve kamplara gönderildi. Kamplarda Yahudiler, Romanlar, homoseksüeller, zihinsel engelli bireyler bulunmaktaydı. Önce anne Edith Frank Arka Ev'de açlıktan, birkaç yıl sonra iki kız kardeş ise Bergen-Berlsen kampında yakalandıkları tifüsten hayatlarını kaybetti. Bu aileden tek hayatta kalan ise baba Otto Frank idi.
Nazi polisi, aileyi tutukladıktan kısa bir süre sonra ailenin yardımcıları Anne'in günlüğünü ve notlarını sığınaktan kurtarmayı başardı. Yardımcılardan biri olan Miep Gies, Anne'in yazılarını savaştan sonra ona teslim etmeyi umarak saklı tuttu. Anne'in günlüğünde, BBC radyo programında duyduğu savaştan sonra işgal altındaki deneyimlerinin okuyucu bulabilmesi fikri ile eserini bir yayıncıya göndermeyi planladığı yazılıydı. Otto Frank savaştan sonra Amsterdam'a döndüğünde kızından ona kalan tek hatıra bu günlüktü. Henüz kaybettiği kızının günlüğünden, bir mektupta annesine "Bu yazıları okuyacak güç bende yok." diye bahseden Otto Frank, 1947 yılında, Anne'in hayalini gerçekleştirerek günlüğü yayınlattı. Yayınlanma sürecinde baba Frank'e tanıdıkları olan iki tarihçi yardım etti ve bunlardan biri olan Jan Romein, günlükten "A Child's Voice" (Bir Çocuğun Sesi) başlığı ile Hollanda'da bir gazetede köşe yazısını yayınlattı.
Günümüze dek Anne Frank'in Günlüğü yetmiş farklı dile çevrildi, 1955 yılından başlayarak hakkında tiyatro oyunları dünya çapında sergilendi ve aynı ismi taşıyan, yönetmenliğini George Stevens'in yaptığı film üç ayrı dalda Oscar ödülü kazandı.
Bir savaşı yaşamayı henüz çocukluğunda deneyimleyen Anne Frank, ölümünden yetmiş altı yıl sonra hâlâ okunmakta ve eseri dünyaca en çok satılan kitaplar arasında bulunmakta.
"Barış içinde yaşamak dururken birbirinin gırtlağına yapışmak neden?"
Fotoğraf: Anne Fank'in çalışma masasının rekrasyonu, Allard Bovenberg.
Yazar: Ebrar Şeyma Kaymak