Bir şehrin güzelliği nasıl ölçülür? Bir şehri güzel kılan, özel yapan şey nedir?
Doğanın verdiği güzellikler eşit dağılmadı mı yoksa beşeri inşaatlar bazı şehirlerde daha mı güzel? Güzellikten ne varsa bölüştüğümüz yerdir bu bizimkisi. İlk adımlarımı attığım, ilk heyecanlarımı yaşadığım, nahif acılarım ve güzel anılarımın olduğu yerdir bu. Hayat yolculuğuna çıktığımda öğrendiklerimi küçük bir bavula sığdırmıştım, sığdırabilmiştim. Bu şehir bana masum duygulardan başka şey öğretmemişti. Dünyanın çok büyük olduğunu, duvarların konuşmadığını, her çiçeğin güzel kokmadığını anlatmamıştı.
Küçüktüm ben, çok küçük lakin hayallerim büyüktü; küçük şehirlerde hayal etmek ücretli değil, hayal etmeyi yasaklamıyorlar. Özgürlüğümü hayal ediyordum.
Adım adım, bir nefes gibi günler, aylar ve seneler geçti. Bavuluma aldığım o nahiflik yolda düştü, yollar canavar doluydu; beni parçaladılar, bende ne varsa saldırdılar, mahvetmeye çalıştılar. İnsanı öldürmeyen şey onu değiştiriyormuş, meğer bambaşka gerçeklerle karşı karşıya getiriyormuş, büyük şeyler öğretiyormuş. Bu beni büyülemişti. Bugün bu şehirde yürürken bavulumun ne kadar ağır olduğunun farkına vardım, toplumda çok fazla veya gereksiz olarak adlandırılan bu ağırlığın vergisini aylarca ödüyordum meğerse… Düşüncelerimle, duygularımla, varoluşumla ödüyordum. Pişman mıyım, istesem bile pişman olamıyorum ki, gördüğüm ve hissettiğim bu güzelliğin bedeli ne kadar olsa da ödemeye razıyım; ölene dek, ölümden sonra… Hayallerimi gerçekleştirdim, bu şehirde özgürüm artık.