başımın altında bin yaşında
yaşlı gövdesinden ödünç ağacın
bir kütük duruyor, bir de bıçak
şahı damarlarımın birazdan
bir kıyamet gibi kopacak
gözlerim ilk defa açık
dünya ilk defa soğuk
kalbimin sayfalarından şimdi
adını kim yırtacak?
bir çiviyi geçirince kalbine
yerkürenin boylu boyunca çatlağı
adının kulağımda yankısı gibi upuzun
ikiye bölünecek dünya atın dizleri kırılınca
derimizin kazıntısına işlenmiş aydınlığı
soğuyunca güvercinin kırık kemikleri
kuşçular dava edecek cümlemizi
bizi bu günahtan şimdi
kim aklayacak?
yatağın diğer yanında şiirleri
yazdığın gecenin ruhunu sırtlanan
bir zaman yolcusuydu zaman
durmanın kurallarını çiğnerken
günahın iki satır kelamı yazıldı alnına
kuğunun
gölün
ufku takılınca gözümüze göğün
bizi bu sevdadan şimdi
kim koparacak?
kumsalı yaktılar meşhur ay ışığım
ne sana bir damla su kaldı denizden
ne bana solgun bir esinti
iki sandalye idik seninle yan yana duran
hatıralar çöktü üstümüze
söyle bana akmer
bizi bu hasretten şimdi
kim kavuşturacak?
bir kurşun gibi saplandı dudağın
çöllerin tanrısı yüzümün aynasına
işte buydu sonu sana ölüşün
doldurduk hakkımızı sevmekten yana
bir şiire büründü beni öpüşün
şairlerin cesetlerini topladık seninle
ay da battı
gün de...
bizi bu mısralardan şimdi
kim okuyacak?
kimse...
Pelda Özgen
2023-07-22T02:00:53+03:00👏🏽🧡