Geçtiğim sürgün kanyonlarında affa dair herhangi bir kırıntı bulamadım. Tanrı merhametinden yoksun bu sürgün kıyılarında boğdum düşünceleri. Ben ölülerin dirildiğine düşüncelerimle iman ettim. Öldürdüğüm her fikir yeniden hortladı hayatın atardamarlarında.


İstediğim savaş değil. Bunun için köpürtmedim denizlerin dalgasını. Fakat durgun bir barış için de iyimser birisi değilim. Tek düzelik boğar adamın uykularını. Öyleyse adı konmamış bu harp devam etsin sabaha karşılarda. Çok geç olacak o son darbenin seni devirdiğini anladığında.


Taşmak üzere bardak, yağmur dolmak üzere o hoyrat tavırlarından. Düşün geceyi tam yüz bin ihtişamıyla. Zerre içinde zerre olduğun bir an çıkmasın aklından. Tamam alem sensin ama görkemli bakışlarınla, alem de bir yok oluştur eni sonunda.


Devrik cümlelerin devrilen umuduna reçete edildiği saatler, katı zamanların kırık parçalarından ibretle yazıldı. Şehir uykuda, düşler ayaktadır bu katı zamanlarda. Hisler arza sığmayan tepelerin doruklarındadır, şiirler birer tılsımdır, öldüren ve ayakta tutan…