Her mutluluğun hükmü farz-ı misaldir geceleyin
Boş çerçevenin de elbet bir verilmiş sözü vardır
Kesilmiş bir biletin cam kenarı yolcusu olmana az vakit kalmıştır belki
Evin betondan değil kemiksiz bir kalpten olacaktır elbet bir gün
Sahip çıkacaksın kim bilir yetim bir gülümsemeye
Yürümeden aşacaksın Ferhat'ın dağlarını
Dimağın Yusuf'un kuyusu değil anlayacaksın
Beklediğin ne var ise vaktin esirliğinden beraat edecektir muhakkak
Hakkın adaleti takvimin yaprağında yer edinecektir güvenin diri oldukça
Telefonunda ilk defa farklı bir ses tonuna rast gelebileceksin
Rüya sandığın yollarda karşılaşabileceksin vuslatınla
Aynan, gölgen rahat bırakacak hislerini
Dünya çok küçük tezini kalbinin büyüklüğüyle çürüteceksin
Yalvaracaksın belki bir rüzgara
Kokunun esiş yönünü ezberleyeceksin
Bir sadaka ile genişletebilirsin gerçekten avuç içini
Umudunun her daim arkasından su dökebilirsin
Neden mi?
Çünkü
Bizim varımız da yoğumuz da hayattır
Yokuşuna talip, acısına şahit olduğumuz hayat...