arada bir saate tıkıldım,
uzayan bir zamanla aynı konumda
güneşe tan yeri kadar yakındım,
dalgalı denizdeki yakamozdan sakındım;
geceyi bir çırpıda avuçlarım,
ama bu şafaktaki kan rengine takıldım;
dolu oldum nefret yağdırdım,
ateşi görünce şehvetle doyasıya yakıldım;
nidalara kayıtsızdım, sağırlaştım,
tetikte yaşarken bir dokunuşla yıkıldım.
en kısasından bu saate takılı kaldım.
çünkü artık hayatı sırtlayamayacak kadar cılızım,
sömürüldüm ve gömüldüm,
oynayamayacak kadar da sıkıldım.