sana nasıl söylerdim bunu, bir yolu yok.
bir yolu yok kalbimin ferah esen usul rüzgârı.
imkansızın en yüksek uçurumlarından sesleniyorum sana,
burada sesler kesik.
burada sesler kesik, yalnız rüyalarımda yaklaşıyorum yanına
biliyorum bilmezsin, biliyorum bilemeyeceksin.
varsın böyle gitsin, ben yeter ki unutayım.
titreyen kalbimi, gülen yüzüme nasıl sebep olduğunu unutayım.
özlerim yolu yok, biliyorum çok özleyeceğim.
hem nasıl seni düşünürken saatleri göğe sereceğim,
her birine minnettar
bana getirdikleri için.
seni, sözlerini, kalbini anacağım yine.
büyük ızdırap ama bir de buruk gülüşle şimdi
asla kavuşamayacağın mektuplar yazıyorum sana.
en güzel el yazım olsun diye uğraşmadan,
yalnızca içime açılan kapıların anahtarıyla.
sana değmeyecek bildiğimden rahatça öpüyorum kağıtları.
kimi iyi bak kendine diye bitiyor, kimi hoşça kal ama bir elveda diyemiyorum
nasıl ederim sana veda bir yolu yok
ayrılıktan sonra vuslat bilinir de hiç bakışmadan ayrılmak nerede görülmüş, sarılmadan?
bilmesen de bekleyeceğim beni tanırsın.
gece gündüz fark etmez,
bir selamını göreyim
karanlık camlarından ardından el etmeye bekleyeceğim...
Haziran 14.