Bir zamanlar sen de on yedi yaşındaydın
Güler, kızar, ağlardın
Sever, sevilir, sevdirmeyi bilirdin
Ensen açık, alnın ak, omurgan dik ilerlerdin
Sokaklar değil kırlarda dolaşmayı düşlerdin
Sonra sen de yirmisine girdin
Artık sadece kızmayı benimsedin
Sevgiyi yavaş yavaş nefrete benzettin
Boyun eğmenin boyna yararlı olduğunu öğrendin
Petrol kokusunu şöyle derin derin içine çektin
Hayır sen de yirmi beşindeydin
Neden kızmadığına neden demedin
Gerçekleri çiviyle çekiçten dinledin
Duyduklarını duymadın, gördüklerini görmedin
Burnunu tozlu kitaplara daldırdın
Ve gözünden akanların hatıralar olmasını diledin
Biliyorum
Otuzları bundan böyle sen de beklemedin