Aylak Adam Yayınları’nın bir kitabında rastgeldiğim kısa bir paragrafı paylaşmak istedim. Luigi Pirandello - Biri Hiçbiri Binlercesi.


Bana söylediğiniz her şeye inanabilirim. İnanıyorum da. Size bir sandalye sunuyorum: Oturun da uzlaşmaya çalışalım. Bir saatlik sohbetten sonra birbirimizi tamamen anladık diyelim. Yarın üzerime yürüyüp "Nasıl yani? Ne anladınız siz? Bana böyle böyle dememiş miydiniz?" diye yüzüme haykıracaksınız.

Böyle böyle, evet aynen öyle. Ama asıl sorun şu ki dostum, sizin bana söylediklerinizin benim içimde nasıl yorumlandığını ne siz bileceksiniz ne de ben size iletebileceğim. Hayır hayır, Türkçe konuşmadınız. Ben ve siz aynı dili, aynı sözcükleri kullandık. Ama sözcüklerin içleri boşsa bizim ne suçumuz var? Boş sözcükler sevgili dostum, ve siz onları bana söylerken kendi anlamlarınızı yüklüyorsunuz;ben de onları algılarken kaçınılmaz bir şekilde kendi anlamlarımı yüklüyorum onlara. Birbirimizi anladığımızı sanmıştık, oysa hiç anlamamışız.


Tanrı aşkına söyleyin, niçin bu eski hikayeleri bilmiyormuş gibi davranmaya devam ediyorsunuz? Mademki siz kendinize göre ne iseniz benim için de o olduğunuzu biliyorsunuz ve ben de kendime göre ne isem, sizin için de oysam eğer, sizin kendinize atfettiğiniz gerçekliğin aynısını benim de size atfetmem gerekir. Ya da tam tersi, bu da mümkün olamaz mı? O halde neden hala kendinizden söz ediyorsunuz bana?” Ah sevgili dostum, ne yaparsanız yapın hep kendinize özgü bir gerçeklik sunacaksınız bana.


Sokrates, ne alakası var şimdi dediğinizi işitir gibiyim, düşünce tarihinin akışını değiştiren bir ölüm onun diğer ismi. Şu bir gerçek ki Sokrates’ten günümüze kalan hiçbir yazılı belge yok. Peki bizler nereden biliyor ve tanıyoruz bu çağ açıp çağ kapatan fikri?

Ksenofon, Platon ve Aristoteles gibi ikincil kaynaklardan. Fakat sorun şu ki bu 3 filozofun da zihnimize çizdiği Sokrates portresi birbirinden çok farklı.

Örneğin Aristoteles’in Bulutlar adlı oyununda yer alan Sokrates karakteri pek de hoşa gidecek türden bir karakter değil. Erdemli ve bilgi sahibi olmaktan çok, aklı beş karış havada ve komik bir karakter olarak karşımıza çıkar. Çok daha önemlisi ise Platon'un diyaloglarında karşımıza çıkar. Tüm diyaloglarda başkarakter Sokrates’tir. Platon, Sokrates’i kürsüde anlatır. Peki bu düşünceler Sokrates’e mi, Platon’a mı aittir?

Tıpkı yukarıdaki satırlarda da bahsettiğim gibi tanıdığımız biz ile tanıştırıldığımız biz aynı değiliz ve bu durum kaçınılmaz. Tüm bu bilgi çeşitliliğine rağmen Sokrates'in bizlere bıraktığı müthiş faydalı bir test var. İşinize yarayacaktır. Araştırın derim. "Üçlü filtre.”

İyi ki vardın Sokrates.