Bölük sahneleri ruhumun,

Pörçük duaları.

Sahneleri içinden sahne beğen,

Ruhumun telleri işkence eder,

İçindeki matiz ruhlara pembenin.

Kaybolmuş kimselerin duaları çok derin.


Farazi bir sabahın,

Farazi gün ortasının,

Farazi geleceğin

Sancılarıyla,

Uyanacakken saat 6’da,

Uyumayıp

Çay ve kahve içmek var,

Bırakmak istediğim sigara,

O da var...


Berrak, bembeyaz, pamuk gibi

Kumaşların tam ortasında

Midemin bulanası gelmiş,

Kusası ağzımın bir küfür gibi,

Biraz telaş, biraz korkum var,

Üşengeçliğim saf tutuyor başta...



Issızlığın sessizliğini taşıyan,

Kütüphanelerin sonuncusu,

Beynimin siyah beyaz tiyatrosu,

Nasıl delireceğimi anlatan,

Yıkıp yıkmayı reva bulan,

Sahneleri oynuyor,

Bilmem kaç milyonuncu sahnesi,

Haaah! Yine açılıyor birinin perdesi!


Klişe! Klişe!

Ama öyle...

Okyanus ortası,

Ancak yaşayabilecek kadar şans,

Ve mahsur kalmak sonsuzluğun içinde.

Boğulup gitmekten geride,

Kimsenin içinden gelmemiş

Suyun üstünde nefes alası.

Odama benziyor,

Mabedime...

Duyacak bir Tanrı var ettiğim duayı.

Yine de özledim taştan duvarı,

Tekmeleyip aşağılamayı.

Şimdi gerek! Şu an gerek!

Bana bir Musa asası...