Yine bir bomba mevsimindeyiz yavrum
Artık böyle evlere geçit vermiyorlar.
Ev yürümez çoluk çocuk,
Sürgün istiyor efendiler, saraylılar,
Yürüyoruz.
Yine mi bomba mevsimindeyiz yavrum,
Artık böyle tanımlıyoruz acıyı.
Acımızın öfkesine değin
Şaşırıyor çocuk kalbin, anlıyorum.
“Taştan mı bunların kalbi?” diye
Yanıyorsun.
Bunlar kalpsiz yavrum,
Vicdansız.
Dini imanı para bunların.
Bombalarının adları var,
Bilmem kaç milyon ediyor ya bomba.
Kimin daha çok parası varsa onun mu insanlık, diye soruyorsun.
Bunlar insanlığı öldürenlerdir yavrum, gözünün yaşına bakmaz.
Bakmazlar çoluk çocuk.
"Etkisiz hale getirdik." derler.
Dünyada bütün insanlığı yıllarca öldürecek silah var biliyor musun,
Hatta kuşları, ağaçları...
İnanabiliyor musun?
Artık ne yazık ki inanabiliyorsun ya çocuk.
İnanma.
Onlar bunu istiyorlar.
İstiyorlar ki kork, unut.
Unut, kork, unut.
Ölüm mevsiminde yağmur kan kokar,
Unutma.
Korkakları da az değil bu yağlı ilmiğin.
Onlar yağı bu katliamın,
Urganı seyircisi.
Yine mi ölüm mevsimindeyiz,
Kan kokuyor yağmur diye kahroluyor, utanıyorsun.
İnsanlığı kurtaracak akıl,
Akıl da yok bunlarda.
Hepsinin geçmişle kirliliği ispatlanmış bir bağı var.
Az da değiller.
Kadim gelenekleri var katliamcıların
Ve onlara göre haklı gerekçeleri,
Binlerce yıllık destansı tecrübeler.
Hakkın kılıcı olurlar kan dökerken.
Bayrak dalgalanır, boru üflenir.
Hura!
Savaş tamtamları yamyamları çılgına çevirir.
Ne yazık ki böyle yavrum.
“Bombanın mevsimi mi olur, yağmur kan mı kokar?” diyorsun, anlıyorum.
Yağmurlar kan dökmez.
Bombalar yağmurları andırmasın yavrum.
Bir faydamız dokunur mu her yerde barışa,
İndirir mi bayrakları bütün insanlık?
Beyaz bayrak mevsiminde yavrum,
Bayraklar aşk kokar,
Yağmurlar çiçek yağar.
Biz mevsimin ilk bayrağını dikelim yavrum.
Aşk kokusu alıyor musun?