Boşvermişliğin Defteri / Gri Kısım
Son Bölüm: Gri Cümleler
Bölüm Şarkısı: Adamlar - Benden Bana
Laden sunar...
"Yürüyordum boş sokaklarında kalbimin, o gittiğinden beri boş kalmıştı sokaklarım, yağmur yağıyordu onun sayesinde gürül gürül atan kalbimde... Sandığınız gibi terk edilmemiştim, ayrılmıştık biz, evet. Fakat isteyerek değil, bilmeyerek. Tek bir saniye daha dayanamamıştı miniğim, gitmişti benden... Bu mektuptan sonra bende gidecektim bu kirli, acımasız dünyadan onun yanına. Bu mektubu ise bırakacaktım bu dünyanın boşluğuna, yokluğuna..."
Derin bir nefes çekti içine genç adam. Elini pantolonunun arka cebine atıp sigara kutusunu çıkardı, içinden bir sigara aldı. "Son sigaramsın sen." diye geçirdi içinden.
Çakmağı alıp tutuşturdu zehrin ucunu, dudaklarına götürüp derin bir nefes çekti içine ve o gittiğinden beri yaptığı gibi geri vermedi nefesi, ciğerlerini kirletti. Güzelliği olsa kızardı ona, sigara içtiğini bile bilmiyordu o. Bilse hayatta izin vermez "Sonumuz aynı mı olsun istiyorsun?" diyerek yarı alaylı bir sesle azarlardı onu. Biliyordu, tanıyordu sevdiğini.
O yüzden ona hiç söylememişti içtiğini, o gittiğinden beri fazlasıyla içmeye başlamıştı. Hiçbir faydası, aksine zararı olduğunu bile bile eli hep zehre gitmeye başlamıştı.
Sıkıntıyla karışık bir nefes daha çekti sigarasından, bir tane daha ve bir tane daha... Sonuna gelene kadar art arda kirli nefesler aldı.
"Benim kimsem yoktu, yetimhanede değil bir evde büyümüştüm ama buna rağmen anne ve baba ne demek hiçbir zaman öğrenememiş; o iki kutsal kelimeyi hiçbir zaman söyleyememiştim." derin bir nefes daha aldı içine ve sıkıntıyla geri verdi.
Yazdıkça o günleri hatırlıyor, gözleri doluyordu.
"Onların ölümü ise bana bu dünyadaki iyi ki mi, her şeyimi, miniğimi getirdi, ama çabuk gitti."
"Daha henüz bir buçuk yıl olmuştu o bana geleli. Onu bir hastanede bulmuştum. Onların ölüm haberini aldıktan sadece beş dakika sonra onu kemoterapi alırken görmüştüm. Yarı baygın yarı uyanık ruh gibiydi ama o haliyle bile büyülemişti beni."
O günü hatırlayınca elleri titremeye, zaten hızlı atan kalbi daha da hızlanmıştı. "Keşke o güne geri dönebilsem." diye geçirdi içinden.
"Bazı insanlar karşınıza çıktığı an gerçekten "İşte buldum!" dersiniz. Tam olarak onu yaşamıştım. kemoterapi alıyordu. Akciğer kanseriydi, ilk tedavisiymiş. O ilacını alır almaz, onu kaybeder bir daha bulamam korkusuyla takip etmiş, peşinden gitmiştim. Ona neden burada olduğunu sorduğumda ise ilk başta beni terslemiş, biraz daha uğraş sonucu diyalog kurmayı başarmıştık. Yaklaşık bir ay önce doktora gittiğini ve akciğer kanseri oluğunu öğrenmişti."
"O an çok üzülmüştüm. Elimde olsa çıkarıp kendi akciğerimi verebilecek konumdaydım... Sigara yüzünden bu hastalığa bulaştığını. Bu bir ayda sigarayı tamamen bıraktığını ve eğer ilaç tedavisiyle tümör küçülürse ameliyat olabileceğini fakat kendisinin hiç ümidi olmadığını söylemişti."
"Doktorlardan tümörün bu şekilde küçülemeyeceğini ve kurtulma şansının neredeyse imkansız olacağını yanlışlıkla duyduğunu da anlatmıştı. Buna rağmen çok umursamaz, kaybedeceği hiçbir şey olmadığı için ölümünü bekleyen bir insan gibi görünüyordu."
"Şimdiki aklım olsa içer miydim? Asla. Bu yüzden lütfen içme sen de, görüyorsun ne halde olduğumu. Senin de bu hastalığa bulaşmanı istemiyorum." derdi hep.
"Bu yüzden ben de bırakmıştım onunla birlikte bu zehri. Sırf onu mutlu etmek için..."
"Siz hiç birini, öleceğini bile bile sevdiniz mi? Hayatımdaki en büyük cesareti göstermiş, kendimi ona sürüklenirken bulmuştum. Ben çok sevdim onu, kendimden vazgeçecek kadar çok sevdim, bunu ona söylediğimde bana mutluluktan çok uzak fakat bir o kadar da yakın olmak isteyen bir gülümseme bahşetmişti. O gülümsemede ölmek istedim o an, o gülümseme bizim başlangıcımız oldu. Neredeyse bir buçuk yılı dolu dolu beraber geçirdik. Çoğu zamanımız hastane koridorlarında, küçücük bir odada geçse de ikimiz de halimizden memnunduk, mutluyduk."
"O bana, sakın benden önce ölme, senden başka kimsem kalmadı." derdi ardından devam ederdi. "Gerçi çok beklemene gerek kalmayacak, merak etme." derdi.
"Ona kızmak isterdim böyle söylediği için ama kızmaya bile kıyamazdım. Bir gülüşü gerçekten ömre bedeldi."
"Ondan ilk başta hoşlanmıştım, sonra ilmek ilmek işlemişti kendini bana. Her gün hastaneye gelirken bulurdum kendimi. Çok sevmiştim ama gitmişti işte benden. Bir yanım değil, ben tamamen eksik hissediyordum... Beni onsuzluğa alıştırmaya hep çalışmıştı ama yapamazdı. Ben onsuzluğa alışmamıştım, alışamayacaktım da."
"O, bana hep 'yük' olduğunu düşünür, "Baksana, annem babam bile hayatım boyunca yük olduğumu hatırlayayım diye bana Laden ismini vermişler. Ben seni çok seviyorum ve sana yük olmak istemiyorum." derdi.
"Ona hiçbir zaman söyleyememiştim ama o benim "kurak topraklarıma" bir damla yağmur sayesinde tutunan bir çiçek olmuştu. O bana hiçbir zaman yük olmamıştı. O "Eflal" topraklarda yetişen tek çiçek "Laden" olmuştu. Bana, Eflal'a Laden olmuştu. Eflal'ın Laden'i olmuştu ve biz; değil kurak topraklarda artık onunla sonsuzlukta bile beraberdik."
"Hayat bana iki yol sunmuştu, ya onunla mutsuzluğa varacaktım ya da onsuz mutlu olduğumu sanacaktım. Benim bu yol ayrımında seçtiğim yolu ve bana getirdiklerini anlattım bu cümlelerde, şimdi bir yolun uçuruma çıkışını karşılayacağım son nefesimde..."
Bundan çok değil, yarım saat sonra bir nefes daha kesilmişti. Tek fark; eceli ile değil sevdiğine gitmişti. Ölümüne değil; sevdiği ile sonsuzlukta yaşamaya gitmişti.
Gri kısım sonu.