bakışlarım kurşuna mevki sağlar

ellerini tanımam artık nerede görsem

bir duvarın dibi ve kolsuzum şimdi

haraplara sataşır kudretiyle gövdem


unutuşun gölgesini yakıyorum ardımdan

dizelerimi haklıyor senin terli yüzün

yine de sus bana en gizemli seslerinle

yürüdüğümüz ne kadar hayat varsa sus

buruşuk kağıtlardan büyüsek tekrar

merhamet bir acı reçel dudaklarında


siliyorum omzumdaki parmak izlerimi

bir ömrü, nefretimle susatmaktı gördüğüm

ve akşamların benimle çöktüğü şehre

hatırlatır kendini bir aynayla denk

uğrunda ölmediğim şu kızıl çehre


tabanlarımdaki tozdan öğreniyorum

çırılçıplak meydanlarda gizlenen zehri

gençliğimi okşuyorum parmak uçlarımla

çiziliyor göğe kadavralar yeniden

bir pişmanlık bölüşüyoruz, paramparça


ve ben, beni hatırlıyorum aciz bir kantar gibi

bir elma soyuyorum kendime, soymuş olmak için

baksana usta, söz bir iki, kalkarız şimdi

kalkarız, peşimizde yarının gölgesi


-ağlıyorum, gözyaşlarım kusuyor bana

daha önce bundan hiç bahsettim mi sana?-