*Essen’den Dortmund’a geçerken. Trende. Saat 17.00 civarı. Karşımdaki koltuk boştu. Şekiller koltuktan kalkıp ruhuma dokundu. Nedense yeni ayrılmış bir kadın hüznü çöktü kalbime. Ordaki her bir şekil tek tek içime fısıldadı, yazdım ben de.
“Fabrika bacalarından tüten dumanlar kadar
Gri ve bulanık artık içim
Bir fil kadar
Ağırlaştı inan o küçük kalbim
Tüm gece rüzgar değirmenleriyle savaşmış kadar
Yorgunum
Sanki hiç bitmeyen dalgalar içinde kaldım
Boğuluyorum
Durmadan yuvarlanan bir top misali
Tepetaklak artık ruhum
Ağustos ayında çalılarla dolu bir dağ kadar
Issız ve kuruyum
Göklere çıkarıp hızlıca güneşe fırlattın
Ben artık her saniye kavruluyorum”
*Şimdi sen biz ayrıldık diye gerçekten karşı koltuğumda oturmadığını mı sanıyorsun.