I

Ketchikan'da saat 09:04

ağaçları okşayarak esen rüzgârın izini 

sürerek yürüyorum sessizce

kıyameti tetikleyecek fay hattı kalbimde 

ilk kırılma.

Domaniç'de saat 20:11

batmakta olan bir güneşi durduramazsın. 


kalbim moloz yığınından

bir ağaç parçasına sarılı 

O sarsıntıdan sonra güzel bir cümlem kalmadı.

rüyalarım karanlık 

güneşe atıyor beni


II 

kalpleri çarpışmadan önce

aynı yerlerde gezip 

aynı yerlerde güldüler

ruhları selamlaşıyordu

ama bir haberdi gözleri

sıradan hayatlarında 

inkar edilemezdi mutluluk


gidişat-ın peşinde


ağacın suya hasreti geçerdi bir yağmurda 

yarım kalmazdı ruhları 

birbirlerini hissetmeden 

göremezlerdi tamamlanmışlığın gerçeğin dışına çıkamadığını 

en azından 

biri bilmezdi o salıncağın sahibini 

yaşam devam eder orman yanmazdı 

güneşin sıcaklığıyla 

yeterdi ağaca sabahın çiyi


III

acının uğultusu içimi kavuruyor 

sancının getirdiği çığlıkları susuyorum 

o tüm cümlelere

filmler ve kitaplar getirdi bana geçmişi 

aldım bunu geleceğime sürdüm 

sensizliğin karanlıktan oluştuğunu

gördüm 

işleyişin kaçınılmazlığını


Sen gelmeden

her şey hiçbir şeydir derdim

rüzgâra fısıldardım

benliğimi 

kimse bilmedi

Sen gitmeden

yüzündeki şiirleri 


Gökyüzüne bak! 

galaksinin en güzel yıldızına

seni sardım,

sönüyor