sanki çatlıyor kabuğum ama düşemiyorum toprağa büyüyeyim

çatlıyor kabuğum hazır değilim hazırlanmaya

her şey anlamlıdır anlamlıdır anlamlıdır içim biliyor

bu ölünün cenazesini adam yok kaldırmaya


arıyorum yırtıyorum yırtınıyorum eteklerimden kayıplar saçılıyor

gözleri zeytin iki tükenmemiş bedende tükeniyor umutlarım

dün perişan bugün istenmiyor yarında yaşanacak yok

soruyorum çıkmaz bir yolda sirke nasıl gidiliyor


içimin yankıları kalabalıklaşıyor gün geçtikçe

buldum diyorum anında kayboluyor ruhta can

tamam diyorum yetmez diyor sayfalarım kabarıyor

bitmiyor yazmak. bitmiyor okumak. bitmiyor binlerce kez uyumak.


ne zaman bitecek diye beklerken uzuyor gargamelin ağzındaki sakız gibi hükmüm

hiçbir insan yirmi üç yaşında kaybolmayı hak etmiyor

bir şey göreceğim ve sanki kendi ölümüme şahit olacağım

neden bunca güçsüzsün kimin dudaklarına hapsoldun ne zaman


çıkar doğur kendini doğur kendini doğur yeniden

kaldır hüznün gölgesinden güneşini

hüzün gerçektir. ve hüzün yalandır yalnızca

şayet sahibine ait değilse artık. bırakmalı cesurca.