Gözlerim doluyor, nefesim kesiliyor, boğazım düğümleniyor.
Sahi bugün nasılım, nasıl hissediyorum? Neler yapıyorum?
Ben, bugün hiçbir şey bilmiyorum. Omuzlarım düşmüş, sanki dünyanın yükünü taşıyorum. Dalıp dalıp gidiyorum. Sonra diyorum ki kendime o sırada ne düşündün? Cevap veremiyorum. Bugün başka bir gün. Bugün bambaşka bir gün.
Konuşacak, düşünecek hâlim yok. Sahi neden böyle oldum ben? Hangi ara böyle oldum? Ömrü yirmi dört saat sonra bitecek olan kelebek gibi hissetmeme sebep olan şey ne? Çok soru var ama cevapları yok. Bende olmayan cevaplar kimde gizli?
Kalbim hâlâ çok güçsüz. Kırılıyor. Oysa kendime öğretmiştim her şeyi, herkesi önemseme diye. Olmamış demek ki. Söz geçirememişim. Kalbime göre değil beynime göre yaşayacak bundan sonra. Belki o zaman daha güçlü olurum. Belki o zaman insanlara çok değer vermem. Zamanla bunları da öğreneceğim. Eskiye nazaran bugün çok daha güçlüyüm çok daha güçlü olacağım.
Yavaş yavaş hissizleşiyorum. Günün birinde artık hiç kırılmayan, incinmeyen biri olacağım. Bunca şeye rağmen yıkılmadım hâlâ. Bundan sonra da yıkılmayacağım.