yalın ayak bastım gür çimenlere,
üstümde beyaz bir elbise,
ayaklarım çıplak, saçlarım tuzlu su dalgası...
karanfil kokusu sarmış bahçemi,
çiçekler renkli elbiseleriyle dans ederken, güneşe en güzel kareografisini sergiliyor. bedenin onlara kusursuz eşlik ediyor,
bir küçük balık gibi denizde yolumu buluyorum.
tarçınlı cevizli kekim pişti kokusunu duyuyorum.
ateşböcekleriyle akşama şölen hazırlıyorum.
güneş vedasını yaparken bir şiir daha yazıyorum.
yarına dair...
bahçemin ortasında bir masa,
çevresinde hoş sohbetler için bekleyen dostlar var,
derken radyoda Sezen çalıyor...
sanki köy düğünü varmışçasına renkli ampullerden döşenmiş masama dökülen ağacın dallarına...
çayın demlendiğinin habercisi,
çaydanlıktan çıkan duman.
yürüyorum yalın ayak gür çimende
yaklaştım masadaki yerime...
tüy gibi rüzgar tenimi öperken gülümsedim,
bu kez kendime tüm içtenliğimle...
buldum,
olmak istediğim yer burasıydı işte...
gür çimenli bahçe.