İnanılmazın keşfi...
Büyücü kadının 7 yıl sonra satırlardan ve zehirli şarap şişesinden çıkarak gerçek bir nura dönüşmesi...
Gözümün ve gönlümün kamaşması...
Seminer için gittiğim kadim şehir İstanbul'da ayarlanan yağmurlu bir buluşma...
Tenlerin keşfi, kısa ama el ele sessiz bir yürüyüş, hiç bilmediğim bir semtte, salaş bir balıkçıda yenen barbunlar ve mezeler, ilk defa buzlu rakı...
İlk defa duyduğum ve ezberlediğim Kürtçe o kelimeler...
Onun saçlarına ve benim sakallarıma düşen ilk yağmur taneleri...
O bankta oturmak ve aynı kulaklık ile o fransızca şarkıyı dinlemek, hani ben yaşlanmıştım...
Marmara denizinin şahitliğinde dudaklar ile kıyılan o Tanrısal nikah, ikimizin de aşkın bekçisi ilan edilişimiz...
Gözyaşlarımızın denize adak olarak sunulması ve onun bana verdiği emanet...
Avcunu açıp bıraktığım tek bir kelime...
Avcumu açıp bıraktığı en güzel renk...
Hoşçakal ve Siyah,
hoş kal siyah...