Bu ne büyük bir yalnızlık
İçimden ufka uzanan
Her gece beni bir başıma
Uykularımdan önce
Korkularımda anan
O sessizlikte işitilen yankı
Hiçliği beklerken dinlediğim
Hüzünlü bir şarkı
Sanki göğsümün orta yerinde çalan
Bu ne büyük bir yalnızlık;
Köprüler geçiren kimsesiz
Zihnen cehennem, zihnen çaresiz
Ardın koca bir dağ var iken
Tutup küçük bir boşluğa yaslanan
Bütün cesaretiyle yaşam denen
O işleyen demirde hunharca paslanan
Eski bir yüz, eski bir poster gibi
Durmuş, artık akmayan saatler gibi
El değmemiş takvimler gibi
Duvarlarda mıhlanan
Duvarlarda yıllanan
Bu ne büyük bir yalnızlık
Ömrün içinde mutluluk
Işıkları açmaktır belki bir anlık
Geri kalan tüm anlar karanlık
Bir kuştur ki göğsüm;
Sabahı düşleyen ama geceyi bulan
Aydınlığa kadar uçamayıp
Zifirinin orta yerine konan
Vebalıymışım gibi uzak
Gök uzak, yer uzak
Hava uzak, su uzak
İnsan uzak, şehir uzak
Yaşamak şimdi
Gönlümün kapıldığı garip bir tuzak
O tuzak ki yalnızlık
Bu ne büyük bir yalnızlık;
Göğsümün içinde kist gibi saklanan
Kara bir leke gibi işlenip ruhuma
Yalnızca ölümle beraber aklanan.