Bir insanı düşüncede öldürmek epey kolaydır, bir silahı alıp vururuz olur biter (mi?).


Fakat iş pratiğe dökmeye gelince durum hayli kritik bir kararsızlık ile sonuçlanır. Öldürmek istersiniz ama yapamadığınızı fark edersiniz, bir şeyler sizi tutmaktadır. Nedir sizi alıkoyan? Vicdan mı, alacağınız ceza mı, yoksa o kişiyi aslında gerçek manada öldürmek istemeyişiniz mi? Çoğu zaman hepsi etkilidir böylesi bir durumda.

Zihninizde sürekli tasarlamaya devam etseniz de öldürme eyleminin detaylarını, gerçeklikle karşılaşınca o planlar aniden duraksar harekete geçip geçmeme konusunda.


Sonra düşünürsünüz, o kişi ölürse, onun yarattığı problemlerin artık sizi bulamayacağını, huzurun nihayet sizi yakalayacağını. Ölse de bitse istersiniz o kişi. Yazık ki çoğu zaman bu istek kendiliğinden gerçekleşmez, iş size kalmıştır.


Siz ise durmadan ikilemde kalmaktasınızdır.

Nedenini kesin olarak bilemediğiniz bir şekilde.


Ölüm... Bir karıncayı öldürmek için birkaç saniye düşünmemiz yeterliyken bir insanı öldürmek için neden uzun süreler duraklar kalırız? İnsanı bir karıncadan ayıran nedir ölüm konusunda, neden insana bir ayrıcalık tanırız yaşaması için? Kurallar koyarız birbirimizi öldürmemek için; sonra cezalar, kurala uymayanlar için. Toplumdan ayırırız kuralsız yaşamak isteyenleri. Onları bir kutunun içine hapsederiz günlerce, aylarca, yıllarca. Bir cana karşılık ömründen alırız o kişinin. Kimi zaman da canını.

İnsanlar için, insanlar için.


Hayvanlar için bu kadar ağır cezalar yok oysaki. Bir fili öldürmek ve bir insanı öldürmek aynı değil bizler için. Farkımız, farklı olduğumuzu düşünmek.


Bir can. Hareket ediyor, konuşuyor, düşünüyor, uyuyor, soluk alışverişleri yapıyor. Sonra bir cisim vücuduna giriyor. İçerideki yapıyı veya yapıları parçalıyor. Sonra can kayboluyor. Az önce nefes alan, konuşan, hareket eden can artık kaskatı bir et yığınından ibaret. Nesneye dönüştü, bir canlı değil. Bir kategoriden diğer kategoriye geçiş.


Can nedir? Et yığınını "anlamlı" hale getiren can nedir?

Isı yayan bir vücut. Algılayan, tepki veren. Ortamına adapte olmuş bir beden. Arzularını yerine getirmek için eylemde bulunan. Üreyen, yemek bulup beslenen, boşaltım yapan, uyuyan, rüya gören, esneyen. Evreni algılayan, evrene göre hareket eden. Bu özelliği ile nesnelerden ayrılan.


Canlılık, evrenin içinde bir başka evren sahibi olmaktır bir açıdan. Dışarıda bir evren vardır, bir de canlının içinde bulunan evren. Canlı kendi içerisindeki evrenden bakarak dışarıdaki evreni duyumsar, duyu organlarının yardımı ile.


İki evrenin birbiri ile temasına canlılık diyebilir miyim? Hayvanları baz alıyorum canlılar olarak, ama kim bilir, belki bitkilerin de bambaşka bir algı mekanizması vardır bizim algılamamız dışında olan. Veya hücresel boyuttaki bir algılama sistemi. Bilemeyiz, bilinçlilik nedir bilmiyoruz çünkü. Kendimizi referans alıyoruz bilinç konusunda, halbuki yalnızca tek biçimde bilinç olabileceğine dair bir zorunluluk da bir veri de yok elimizde.

Bütün bunlar göz ardı edilerek varsayımlara dayalı bir mantık kurulu zihinlerimizde. Farkına varamadığımız varsayımlar üzerinden çıkarımlar yapan bir sistem.