İnsanoğlu çoğu zaman çaresiz hisseder kendini. Aslına bakarsanız evrenin büyüklüğü ve Tanrı'nın sonsuz gücü karşısında ne kadar küçük olduğumuzu düşünürsek haklı da sayılabiliriz.
Kimi zaman bir hastalık olur, elimizden hiçbir şey gelmediğini fark eder ve çaresiz hissederiz. Kimi zaman maddi sıkıntılar çeker ve çaresiz hissederiz. Günlük koşuşturmacalar içerisinde bile çaresiz hissettiğimiz o kadar çok an vardır ki...
Ama bana kalırsa asıl çaresizlik, çok sevdiğimiz birine zor anında yardım edememektir. Karşınızda çırpınıp durduğunu görürsünüz ama elinizi uzatmanıza izin vermez, çaresizlik budur işte onun yalnızlığını görüp elinizi uzattığınızda eliniz boş kalınca ondan bin kat daha yalnız hatta koskoca evrende yapayalnız hissetmektir.
Gece yatmadan düşünürsünüz, gündüz uyandığınızda aklınızdadır. Onun mutsuzluğunun sebebini kendinizde arar, bütün sorumluluğu üstünüze almaya çalışırsınız sonra da bir an gelir hayır dersiniz kendi kendinize, sebebinin sizden bağımsız olduğunu düşünürsünüz ki bu düşünce de içten içe kavurup küle çevirir insanı. Onun mutsuzluğunun sebebi olmak istemez ama aynı zamanda da düşünmeden edemezsiniz: ''Ben değilsem ne veya kim?''
Düşünmek, düşünmek ve daha fazla düşünmek...
Onun aklının içinde olup düşüncelerini okumak istersiniz ki eğer bir büyücü değilseniz bu pek de mümkün görünmez gözünüze. Onun kafasının içini düşünmeye çalışmaktan kendi kafanızın içindekilere odaklanamaz, adeta deliye dönersiniz. Onun üstüne gitmek size hiçbir şey kazandırmayacağı gibi üstüne üstlük onu sizden koparacak gibi görünmektedir. İşte çaresizlik. Bir yerden sonra beyniniz size oyunlar oynamaya başlar, en başından beri sizden kopmak istediğini düşünürsünüz. Tüm bu olaylar süregelirken varacağınız nokta ne yazık ki hep koca bir saçmalıktan ibarettir: ''Mutsuzluğunun sebebi benim, keşke yok olsam.''
Bir insanın sizden kaynaklı mutsuz olduğunu düşünmek, mutsuzluğuna çare olamamak ve yüzünü güldürememek bana kalırsa bu dünyada cehennemi yaşamaktır hele ki siz ömrünüz yettiğince bütün kahkahalarınızı onunla paylaşmak isterken... İşte çaresizlik budur.
Onca kötülüğe, onca düşmanlığa rağmen iki kişinin birbirinin yüzüne bakınca kalbi içten bir gülümsemeyle ısınıyorsa eğer dünya hâlâ yaşanılabilir bir yer sayılabilir hatta dünyanın hâlâ dönüyor olmasının sebebi bile bu olabilir. Ama bir insanın yüzünü güldürmeyi bile başaramıyorsak bu çirkin evrende yaşamak için direnmeye değer mi?
Bu dünyada bir insan başka bir insanın derdine çare olabildiği ve yüzünü güldürebildiği sürece varız. Son insan da gülmeyi bıraktığında ise sonsuza dek yok olacağız. Hala gülümsemek ve gülümsetmek için vaktiniz var. Yani çaresiz değil çare sizsiniz.