Kalbimiz bizim evimiz. Dört odacıklı bir yerden bahsediyoruz. Oraya kin, öfke, nefret, kıskançlık ve yalan sığdıramazsın. İçerisi bu denli doluyken sevgiye ve şefkate yer bulabilir misin? Buldun diyelim; onların arasında sıkışıp kirlenmezler mi zamanla? Kin ve nefret çok tehlikeli duygulardır. Beslenen kişiye değil, besleyen kişiye zarar verir en çok. Adaleti bu şekilde sağlayacağını mı düşünüyorsun? Adalet, duyguların yönettiği bir beyinle sağlanmaz. Onu sağlayacak olan zaman ve hayattır. 


Affedilmeli. Her ne yapılırsa yapılsın... Bir gün sevgiye, şefkate değer birisi kapını çaldı diyelim... Onu bu denli kirli ve karanlık bir evde yaşatmak ister misin? Hiç kimse bir başkasının geride bıraktıkları içinde yaşamak istemez. Artık hayatında odaklanacağın nokta karşındaki insanın yaptığı hatalar değil, senin bu hatalar karşısında vereceğin tepkiler olmalı. Böylece evini hep temiz tutabilesin. Hâlâ mı ısrarcısın kini ve sevgiyi aynı anda evinde barındırabileceğine?


O zaman sor kendine: 

Evini gece gibi karartan duygularla güneşi tekrar doğurabilir misin?