Her bardakta çay içilmiyor azizim, yanımda taşıyorum bardağımı.. ve görünce tanıyorum hangi bardakta çay içilir ve hangisi zevk verir.. Şekersiz içerim çayı ama bugün kattım bi küçük şeker.. Şekeri çaya attım. Süzülüşünü, eriyişini izledim. Yok oldu! diyebilir misin söyle? Tadı ağzını istila etmişken, şekeri yok sayabilir misin?
Ve bugün saksıda özene bezene yetiştirdiğim biberi topladım. Toplamak deyince.. böyle nasıl denir? cok mahsül varmışcasına bir heyecan verdi de.. yok, ben galiba yenilmeye hazır ilk ve tek biberi koparttım.
Biberlerin kendisini yemekten ziyade işbirlikçisine bıraktığı tadı severim. Sahi biberler büyürken mi karar veriyorlar acı veya tatlı olmaya? Benim ki acıydı. Dilimi de yaktı. Olsun. Acı olabilme ihtimalini bilerek yedim. Tabî acısını damağa düşürdüğü ilk anda devam etmeme gibi bir seçeneğim vardı ama dedim ya benim biberim diye.
Acıdan kaçınmaya çalısırken ortaya çıkan acı, kaçınılabilecek tek acı sanki.
Her neyse. Ne diyordum. Her bardak zevk vermiyor. İçini görmeliyim. Sıcağı ısıtmalı, kattın mı şekerini kaşığı şıngırdamalı. İste böylesi fiyakalı.
Fatma Esgice