Bir evren var, orada gökyüzü lila ve bulutlar pembe. Dağlardan gökkuşaklarının akışını izleyebilirsin orada ve sayısız kuş sayarsın semalarında. Yollar uzak ve ağır gelmez, kaybolup savrulmazsın. Zaman kalbini delip geçmez, yaraların derinleşmez her geçen günle.
Deniz, sonsuz turkuazlığıyla gözlerinden girip ruhuna dokunabilir. Güzel deniz kızları yüzer dalgalarında, dillerinde huzurlu ninniler vardır. Yıldızlar buradan baktığın gibi ufacık ve ışık yılları kadar uzakta değildir sanki, uzansan dokunabilirsin. Zaman zaman kayıp giderler gecenin karanlığında ve tuttuğun dilekler burada olduğundan çok daha hızlı gerçekleşir. Orada hiç keşke yoktur. Orada hiç nefret veya korku yoktur. Sonu gelmemiş hikayeler veya yarım kalmış sevgiler yoktur orada; hikayelere her gün yeni sayfalar, kitaplara yeni paragraflar ve yepyeni boyalarla resimler eklenir. Sarılmalar bıçak gibi kesmez, ayrılıklar zaruri değildir kimse için. Korkusuz öpücükler vardır orada. Bir arada atan kalplerin gürültüsü korkutmaya yetmez kimseyi. Kiminle mutluysa onu seçmiştir evrenin sakinleri. Bir avuç sevgi, dilendiği kimseleri değil. İki ruh var o evrende. Burada olduğu gibi sayılı kez bir araya gelmediler, bir sonsuzluk bahşedildi o evrende onlara. Kayan her yıldızda birbirlerini dilediler. Her batan güneşi birlikte izlediler. Kabul edildiler birbirleri tarafından. Affedilmediler çünkü hiç suçlu yoktu ortada. Sevdiler. Sevmek için doğdular. Sevmeyi öğrendiler ve sevgi onları ölümsüz kıldı. Cennetti burası. Sonsuza dek sevebilmek ise en büyük ödülleri oldu. Özgürce, korkmadan ve esirgemeden... Sadece sessizce sevebilecekleri bir evren bahşedildi onlara. Bu dünyadaki ayrılıklarına mükafat olsun diye...