Çimlere uzanmış bak,

Yatıyor bir ölü!


Doğum ve ölüm arasında ki aciziyet,

Yetmezmiş gibi Tanrı aşkı yarattı.

Dünyada eziyet bitmezmiş gibi,

Dönüpte bak aynaya,

Tanrı bizi yarattı.


Açıkçası ben, doğru olduğuna inanmıyorum,

Tüm bu yaşanan saçmalıkların,

İçmesem bile alkol kokuyor ağzım,

Ki bir nebze bile olsa başım dönüyor.

Ağzıma günah sürmem ama,

Günahkar bir kimseden farkım yok.

Kalbim hiç sökülmedi göğüs kafesimden,

Fakat bir şeylerin eksik olduğu apaçık ortada.

Anlar mısın?

Anlarsın ya.

Eskiden bu kadar koyu değildi geceler,

Temiz yorganlarda gererdik bedenimizi,

Yanlışlıla uykuya dalmadan önce,

Şimdi ustalaşmış zihinler var uyumak konusunda.

Eskiden düşer bayılırdım ben,

Nedir bilmezdim uyumak,

Nedir bilmiyorum şimdi uyuyabilmek.


Anlarsın ya.

Ölümün kokusunu bilmezdik.

Ayrıca hiçbir kertenkele korkmazdı bizden.

Şu yaşımda hayret ettim koparıp kuyruğunu kaçmasına.

Anlar mısın ölümü sanki biz icat ettik?


Her neyse işte,

Hangi hamlenin doğru olduğunu bilemeyecek kadar,

Az mı az yaşadı.

Küfür etmekten neden alıkoymalı insan kendini,

Hiç mi hiç bilemedi.

Yapayalnız kalmanın ne zararı var ki bir kimseye,

Hiç anlayamadı.

Güzel sözler duymadı,

Bahçeden kopardığı o cansız çiçeğin dışında,

Hiçbir zaman bir çiçeği dahi olmadı.

Bir çiçekle nasıl konuluşulur asla bilmedi.

Nedir bir kucakta merhamet,

Şanş işte, bir duanın kabulünü hiç görmedi.


Söylesem anlar mısın?

Anlamazsın,

Çimlere uzanmış bak,

Yatıyor bir ölü!