Uykuluydu, bunu anlamak için buz kesmiş yüzüne ve sigara içerken titreyen ellerine bakmak yeterliydi. Onun sadece geceleri vardır, gündüzü görmedi. Her zamanki gibi evrenin şarkısı çalıyor ve gözlerime bakmadan konuşuyor. 

"Açelyalar bu mevsime en uygun bitkidir ancak donmaması şartıyla ve kuzeye bakan balkonlar, açelyalar için elverişsizdir." diyor. 

Saatlerdir süren bu sessizlikte sadece açelyaları düşünmüş olamaz diyorum. Konuşacakken susturuyor, gözlerini kapatıp,

 "Dinle, bak evreni hissedeceksin." 

"Sonsuzluğu ve bilinmezliği hissediyorum." diyorum.

"İşte o evren." diyor.  

Şarkı bitiyor ve tekrar başlıyor. Nasıl oluyor da hem bu denli güçlü hem de zayıf olabiliyor? 

"Hüznünü hissediyorum ama dokunamıyorum," diyorum. Gülüyor ama sinirlenemiyorum. Sıkıca sarılıyoruz.


"Geceleri, Galata'da gülerken bacaklarımız uzamış. Alıştık artık ölüme."

"Ece Ayhan, bilir misin?" diyor.

"Senden önce de vardı," diyorum.  

Olduğu değil olmaya çalıştığı oluyordu. Güneşi önce ben dinledim diyordu, oysa güneşi hiç görmemişti. Yalanın içinde yalan.

"Ölemiyorum."

"Çünkü yaşamaya hiç başlamadın," diyorum.

Bu sen değilsin demek istiyorum, Galata'ya baktım, orada da yoktun.

İki farklı adam, aynı insan. Bunlardan biri üç yıl önce, "Beni büyütüyorsun." demişti. Öyleyse aradan geçen üç yılda hiç büyümemişti. Limanında gemiler sayısınca acı birikmişti, arkada kalanlarda. Her yolculukta gemiler doldurulup herhangi bir limana dökülüyordu. Eve boş dönüyordu, evi sevmiyordu bu yüzden. Beni hangi limanda bırakmıştı? 

Ötekisi liman liman gezmiyor, kendi limanına topluyordu. Onun gemileri yoktu, belki kaçardı kalabalık onu çekmeseydi. 

Beni hangi kalabalıkta kaybetmişti? 


Sen çirkin bakışlı olan; 

Dinlemedin, duymadın, görmedin, anlamadın, okumadın, hissetmedin, inanmadın. Bir konu vardı, konuşamadık hiç. Yakınmalarım, hastalıklı tavırlarım bu yüzden. 

Şimdi yüksekte bir yerde oturmuşsun, kentlerin gerisinde puslu torosları izliyorsun ve aklında Galata... Daha öncekiler nasıl yaşadıysa Akdeniz'i, öyle yaşayacaksın. Sıcak Akdeniz akşamı kızıllığını, geceleri yıldızlarını, kumsalda sevişmeleri; ovalarını, koylarını, köylerini, kentin kalabalığını, gökkuşağının renklerini yansıttığı denizi... Öncekiler gibi yaşayacaksın. Gözlerine hiç bakamadığım çirkin bakışlı adam, şimdi gecelerde de yaşamayacaksın.