Sevgilim bu mektubu dolmuşta ve hatta ayakta para üstü beklerken yazıyorum sana

Belki ütülersin diye gençliğimi vermiştim

Koynumda çocuk büyüttüm park yüzü göstermeden

Ne acı sokaklara çıkarmadım seni

Yan yana iki salıncak sanki bir düş gibi

Hiç kırılmadı bizim fayımız

ve biz olağan artçılar dışında hiç sallanmadık seninle gökyüzünde.

Şimdi bu mahsur kalışımı bağışla

Görmezden henüz geldim,

Adını sordular yorgunum dedim.

Öyle bir nar ki bu başımızda kırılan

Tüm aşklar mesela sevgilim

Tüm aşklar,

ölü doğmuştur Orta Doğu'da

Çok bereketli kurşunlar düşüyor bir bir

dilime damağıma

Ben susadım derim

sen biraz daha dudaklarıma atakama.

Gece gündüz sıcaklık farkından bu ömrümün odalarının un ufak oluşu

Yabancı yok aramızda, biraz kimyasal çözünmüştüm sana.

Bir otel odası kadar soğuduk sıradaki şarkılardan, dilinde köz saklasanda nafile

Kalkıyoruz bu masadan.

Otuzuna gelince

üstünde bol ve çizgili duruyorsa hayat

Ziyanı yok, üstünden geçme yazdıklarımın

Bırak,

gençliğim bende kırışık kalsın.