Monet, Kuzeybatı Fransa’da bir tatil beldesini resmetmiştir. Orta sınıfa mensup olan iki kadın, bir gezintiye çıkmıştır. Orta sınıf olmalarını onların kıyafetlerinden anlamaktayız. Bir kadının elinde şemsiye var. Ve rüzgâra karşı direnen beyaz kıyafetleri resme saflık katmıştır. Kıyafetlerinin etek ucu, üst kısımlarına göre daha beyazdır. Bu Monet’in fırça darbelerini birden çok kez vurduğunun göstergesidir. Aynı zamanda rüzgârın etkisiyle kumaşlar savrulmuştur. Monet, rüzgârın şiddetini, etkisini fırça darbeleriyle o anı bizlere yaşatmaktadır. Resme bakarken yürüyen iki kadının yerine kendimizi koyuyoruz ve aydınlık bir yaz gününde, tatil beldesinde olduğumuzu hayal ediyoruz. Burada ön planda olması gereken iki kadın figürü değil, manzaradır. Çıplak gözle, dış mekânda resimlerini yapan Monet; deniz, gökyüzü ve kayalıklarla kusursuz bir bütünlük yaratmıştır. Aslında gözümüzün önünde olan şeyleri izlenimleriyle birleştiren Monet, tabiatı bizlere zevkle sunmaktadır. Kayalıkların yüzeyini güneşli bir gün yaratmak için koyu bir gölgelikle ve açık bir maviyle tamamlamıştır. Çimenler, rüzgârın etkisiyle savrulmuş ve dikey bir şekildedir. Rüzgârın etkisini denizde de görmekteyiz. Ufuk çizgisinin sol kısmında soluk bir yeşil tonu görmekteyiz. Bu, Monet’in resmi tek seferde yapmadığının, kurumuş yağlı boyanın üstüne tekrar fırça darbesi vurduğunun göstergesidir. Ressam, kurumuş açık yeşil boyanın üstüne tekrar boya darbesi vurduğunda, alttaki açık yeşil katmanın daha ön plana çıkmasını ve rüzgârın etkisinin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda deniz üzerindeki beyaz fırça darbeleri de bunun göstergesidir. Monet, bu eserinde ışığın, rengin, doğanın, aynı zamanda insanın bir manzara karşında, sanki içsel sıkıntılarından uzaklaşmasının ne kadar kolay olabileceğini bizlere göstermek istiyor. Anlık izlenimlerin hazzını ortaya koyan Monet, renklerin uyumuyla görsel bir haz ortaya koyuyor.