bir çocuk kapı önünde
ince zarif ciddi bir çocuk
pazartesi sabahı kuşluk vaktinde
nasıl ki gitti diye babası
her pazartesi kuşluk vaktinde
gelir diye babasını
durur bekler dolu gözlerle
durur bekler köpeklerin sesini
yüreğinde biriken hazzın sesiyle
kendi hazanıyla kurduğu bahçede
bir yaprak hışırtısını öyle bir bekler ki
bozacının sokakta beliren gölgesini
ansızın çıkagelecek babası sanır
güneş doğar fakat baba gelmez
bir ufuk gibi bekler
yine de çocuk
güneşten babasını
günler geceler intizarla geçer
soğuk mevsimler de bir bir geçer
kurumuş bir ekmeğe döner hayat
rutubet kokan odasında çocuk
kendisini taşıyacak babasını arar
evin her köşesi bir zindan olur
her zindan köşesinde baba gülümser
perde perde olur gövdesi babanın
çocuğun gitgide kararan gözlerinde
ay kızıllığında yüzü ısınır
şehrin sessizliğine gömüldükçe çocuk
şehrin sessizliğini ruh gibi okur
ürkek bakışlarına ihanet düşünce
her gece ruhunun bir paydosunu
kalın duvarlara kazır bu çocuk
bir mevsim gelir bir mevsim gider
zaman çepeçevre kuşatır saatleri
çocuk büyür
küçülür hayalleri
güneşe umut yakışır diye
sabahı hiçbir gece reddetmez diye
kendisine yazlık elbiseler bulut
vedat aydoğan
2022-04-10T16:13:13+03:00çok teşekkür ederim @mahur konusu gerçek yüreğime kondu ben de yazmaya çalıştım :)
Ayşe Eser
2022-04-10T16:02:58+03:00Sonu bulur mu olacaktı diye soracaktım :) şiirlerin bazı bölümleri vardır şiirin kalbidir. Son üç dizesi de bu türden gerçekten. Konusu geleneksel ama aynı duygu her ruhta farklı beden bulur. Şiirinizi sevdim, kaleminize sağlık.
vedat aydoğan
2022-04-10T14:50:31+03:00@stillred çok teşekkür ederim açıkçası yanlış çıkmış ''bulur'' olacaktı ''bulut'' her ne kadar ahengi bozsa da anlam bakımından daha vurucu bence de...
Madam Bovary
2022-04-09T12:34:04+03:00"kendisine yazlık elbiseler bulut" güzel son. 👏🏻