Nasıldır gece vakti kapılmak düşlere, düşündükçe ayrı bir düşlemek çocukluğunu. Zaman eskitemiyor hissettiklerini. Çocukluğum, nedeni bilinmez, hep bir gözyaşı saklar. Bazen yaşamımı fazla büyüttüğümü düşünüyorum. Belki yarınım olmayacak. Her fırsatta beni çağıran çocukluğum, ne çok şey saklı sende. Ne umutları, o günlerde seninleyken yeşerttim. Biz büyüdük ve kirlendi dünya, diyor Murathan Mungan, onu çocukluğumdaki kadar seviyorum. Mevsimler yazdı belki, belki sonbahar... İçimizdeki sararmış yapraklar süzülüyor toprağa doğru. Saf, el değmemiş duygular taptaze. Hayal kırıklıkları yok duygularımın. Kollarını açmış uzanmışken bir ağaç gölgesine, geleceği selamlıyor. Rüzgar esiyor. Fonda en sevdiği şarkının hiç bitmeyecekmiş hissi veren o uzun, upuzun kısmı.
O an kıymetli geliyor yaşam. Hissederken derininde doğanın masum sesi. İçine çektiği o derin nefesi. “Kimsenin vakti yoktu durup ince şeyleri anlamaya”. Vakit gelmişti, artık şu içinden çıkılmaz dünyada durup ince şeyleri düşünebilirdi. İnce, narin kırılgan... Geleceğini sırtlayıp geliyordu uzaktan. Birçok sorusu cevapsız kalmıştı. Cevaplarını bıraktığı çocukluğu, dönüp bakamadı. O hep ince şeyleri anlamak istedi. Çocuktu ve kimsenin durup ince şeyleri anlamaya vakti yoktu. Gülten Akın çocukluğumun düş ortağı. Onu ilk “Deli Kızın Türküsü“ ile tanıdım. Kendi yalnızlığımda, her şey bir anda değişmişti. Ben tarifi zor şeyler hissediyordum. Yalnızlık? İşte nedenini, nasılını bilmediğim bir zaman yalnızlığımda çoğalıyordum.
“Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden"
Çocukluğum benim, biz değiştik. Başta her şey çok iyiydi. Kediler yamacımızda uyurdu, bahçemizde hep bir neşe, yüzümüzde bu zorlu savaşın belli belirsiz izleri, tatlı bir tebessüm güneşe. Anlayacağın ne kendimize ne çevremize zararımız vardı. İçimizdeydik, kendi yaşamlarımızda, gelecek hedeflerimizde, sevdiklerimizde... Ekmeğimizde en önemlisi. Kendimize yetecek kadar. Çıkaracak kadar günü.
*Dünya güzel olacaksa, senin benim yüzümden. Saklama yüzünü; aydınlığın, karanlığın hepsi sensin. Kimse sürdürmedi yaşamını karanlıkta, kimse sonsuz aydınlıkta değil. Varsam, bu dünyanın bir parçasıysam aydınlığım da, karanlığım da yoldaş bana. Mevsimler değişir. Mekanlar, insanlar, gerçek sanılan duygular, hiç gelmeyecek gibi gelen beklenilen. Ait olduğun, tüm benliğinle var olduğun şu zaman. Yok saydığın onca an için, içindeki iyiyi an.
Sevgi ile...
Jean Valjean
2020-05-23T20:45:21+03:00Kaleminize sağlık.
Rumeysa Oğuz
2020-05-23T17:03:01+03:00Kimse sonsuz aydınlıkta değil!
Güzel tespit.