ah.
düşünen çok, söylenen az şey vardı eskiden
birkaç,
birkaç yıl evvel
şimdi düşünülemez oldu.
olan şeyleri olmamış gibi yaşamaktan karıştı her şey
birbirine
karıştı da bulandı
toza toprağa
çok doluyken bomboş zihnim.
çok fazla olasılık var
şöyle bir sonsuz kadar
bu çoğunlukta
yoğunlukta
en iyi yolu seçmeli
eniyieniyieniyi.
sonsuz kadar olasılıkta kaç tane "en iyi" vardır?
"kaç tane" en iyiden hangisini seçmeliyiz?
kaderimiz belliyse o halde neden "en iyi"nin peşinde koşturuyoruz?
kendimizi özgür zannetmek için mi?
sayıklar gibiyim.
yorgunum.
aslında daha çok
bıkmış.
boşluk
koca bir
hiçlik. sanmıyorum genelde.
hayatı anlamlandırabileceğimi, sevebil-sevilebileceğimi gibi gibi
şeyler. gibi gibi.
komik biraz
kısa ömrümüze sığdırmaya çalıştıklarımız.
hislerimiz.
ah, ne yapmalı?
anlamsızca yaşamalı ya da ömrü, anlam bulmak için harcamalı?
her halükarda anlamsızca ölecek şu insan
üzücü ve hüzünlü
onca çaba, arayış, görüş, duyuş, okuyuşun sıfıra eşitlenmesi
hiçe eşitlenmesi.