Ev sahibimizin oğlu vardı, Muhdi.

Bir poşet dolusu bilyesi vardı; kemik, cıncık, meşe. O dizer, ben izlerdim. Bilyelerin içine taşınan renkler, dünyayı temsil ederdi.

Dünyanın bütün nefes alışverişleri o renklerin içinde saklıymış gibi gelirdi bana. 

o kadar güzeldi yani.

“Sahip olmak istediği şeyi uzaktan izleyen her çocuk yalın ayaktır.”

Bir gün babası ona bisiklet aldı, ama ne bisiklet! Zili, pervanesi, jant boncukları...

Benim babam olmadığı için bisikletim de olmadı tabii.

Çok yalnızdım ama yukarıda allah var hiç kıskanmadım muhdi'yi. Sahip olduğu yaşama, bilyelerine, bisikletine hep uzaktan hayran hayran baktım. O zamanlar okula gider, muazzam resimler çizerdi.

Ben de bir tamirci atölyesinde çalışırdım. 

Tarkan’ın “Kış Güneşi” şarkısını söylediği yıllar Muhdi’nin annesi tandır ekmek yapar satardı o dönemlerde. Annem de barınma karşılığında yardım eder, işi bitince de iğne oya işlerine girişirdi.

Ortalıkta dolanmayayım diye iş çıkışı kuran kursuna göndermeye başladı beni.

Bir sonraki yıl, Muhdi’nin annesi oğlum da seninle kuran kursuna gelsin, dedi.

O bisikletine biner, ben de yürüyerek eşlik ederdim ona.

Bir gün ona büyüdüğün zaman ne olacaksın diye sordum, ressam olacağım dedi.

”Peki sen?” sorusuna,

“Ben de büyüdüğümde allah olacağım dedim. Çünkü ben kuran kursuna çok gittiğim için büyüdüğümde allah olabilirim diye düşünmüştüm. 

”Senin gözlerin şaşı, şaşı beş allah olmaz.” dedi

Ağladım, çok ağladım.

”Allah ağlar mı ya!” dedi.

Yıllar, yıllar sonra Cesar Mendoza okumuştum. Şöyle diyordu,

”Ben tanrı olsam intihar ederdim. İnsanlarla birlikte acı çekmeyi öğrenemediğim için.”

Ben acı çekmeyi çok erken öğrendim, bu yüzden zaten allah olamazdım.


Bir sene sonra İstanbul’dan dedesini ziyarete Aslı geldi mahalleye.

Ben Aslı’ya vuruldum, Aslı Muhdi’ye.

Neymiş efendim, Muhdi bebetoya benziyormuş.

Ulan Muhdi isminde bebeto mu olurmuş?


Sürekli onların dalga konusu olurdum, sağa mı bakıyorum sola mı? Bu soru benim çocukluğumdur. 

Zaman ilerledi, şehirler değişti, çocuklar büyüdü.

Yirmi beş sene sonra Muhdi beni eklemiş feysbuktan. Çocukluğuma arkadaş olmayan herkes büyüdüğümde beni arkadaşı zannetmiş. 

"Ya ben seni hiç tanıyamazdım, ne kadar değişmişsin.” diye mesaj atmış.

Ressam oldun mu, diye sordum Muhdi’ye.

İmam olmuş.

Ben allah olamadım ama allah biliyor içimi, çok iyi bir çocuk oldum hep.