Sensiz geçen günlerime,
Bir yenisini daha ekledim bugün.
Su misali akıp giderken zaman,
Ne anlam bırakıyordu geride, ne de heyecan.
Seninle olmaya o kadar alışmıştım ki,
Senin yokluğunda;
Seni sana anlatıyorum,
Hayallere dalıp, ona eşlik eden can yoldaşı gözyaşlarımla.
Artık gibisi gibi gülmek gelmiyor içimden,
Veya eskisi gibi her konu hakkında konuşmak,
Her daim yas, her daim matem havası benliğimde,
Sadece seni düşünürken dökülüyor, dilimden birkaç kelime,
Onlar da zaten özlem dolu tamamiyle.
Öyle boş ve anlamsız akıyor ki zaman,
Korku sarıyor etrafımı, hatırımdan silinirsin diye,
Derler ya önce sesini unutur insan,
Sonra ise yüzünü,
Ama yıllar geçse de kazınmıştır, kokusu yüreğin derinlerine.
Ondandır dolu dolu çekiyorum havayı göğsüme,
Belki denk gelirim mis kokuna, huzur dolar yüreğime.
Çok özledim seni,
Kelimelere dökemediğim sevgim gibi.
Yeni bir sözcük gerek bana,
Sana olan hislerimi, bir defa da anlatabilmem için insanlara.
Daha ağızdan çıkmadan;
Yüreğin derinlerinde, aşkın ateşiyle kor alevlerde yakan.
Söylendiği anda;
Hislerime tercüman, ruhuma sen gibi anlam katan.
Fakat seni anlatmak için ararken ben, yeni bir kelime,
Sen dağlarda yetişen, nadide bir çiçekmişsin kayaların içinde,
Etrafında ise hiçbir bitkinin yaşamasına izin vermeyen bir şekilde.
Öyle bir kapatmışsın ki kendini aşka,
Bir türlü ulaşamıyordum sana,
Yanına yaklaştıkça aşk dolu bakışlarla,
Yok olmaya mahkum etmiştin beni, senli duygularla.