Belki bu vedadır...
Sarı bozkıra, boğaza, dikenlere
Yüreğimin küllerini döktüm kavaklara
göç vakti esen rüzgara
Ayna kırık, inkar kırık
kavim zikrinde gecenin
Çıkmazlar geçiyor elime
yalnız adım kalabalıkların da
lime lime edilmiş insanlığın
duraksadığı tarlalarda
Kökleri kalem, mürekkebiyim kalemin
dökülüyorum mısralarında
zuhur etmiş dağlarında
elma kokulu hırkasında
alemin canına inat
parmak ucunda sigarasında
Uykum ağırdı düşüme yetmedi
yürüttüklerim beni o kadar yürütmedi
Sor Musa’ya sor hızıra
Dağlıyım soğuna, dağlıyım yansımana
Zehriyim gecenin zemherisinde
Cemalinin titremesinde
Yalnız ağacıyım ikrarın
Yalnız tufanın...