28.06.1948
Daria: Güvenilir doğru kişi
(Herkesin içindeki Daria’ya ithafen…)
Sevgili Daria
Sana bu mektubu, hiç göremediğin deniz dalgalarının arasından yazıyorum.
Artık içimdeki haykırışları tren lokomotifin arasından gelen o koca uğultu bile bastıramıyor. Son mektubundan bu yana birçok şey değişti. Neler yaşayacağımı i bilmeden, uzun bir yaz ayına girmişim. Sana her mektupta anlattığım, fakat son aylarda: İnandığım her insanın birer yanılgıdan ibaret olduğunu kendime itiraf etmem uzun zaman aldığı için sana dönüşümçok geç oldu.
Beni artık sorma Daria!
Ona yenilmek kendimi sürgüne göndermekti. Gözümden sakındığım gururumun onun ayaklarının altında defalarca ezilişi görmek kendi kutsallarıma isyan etmekti. Onu kaybetmek istemedikçe kendimi kaybetme noktasına geldiğim günleri dehşet içerisinde anıyorum.
Üzgünüm Daria! Matemimden dökülen satırlar seni de yaralayacak.
Onu hatırlatan tüm gazeller artık yüreğimi yakan uzun soluklu birkaç mersiyeden hallice…
Onun gözlerindeki ışıltıyı tekrar görebilmek için sudaki bir balıktan daha çok çırpınmıştım. Kalbindeki tüm ışıkları kapatmış birine mum olurken eriyip bittiğim günleri aşamıyorum Daria.
Bazen öyle yapayalnız kaldım ki o, tüm meşguliyetlerinden kafasını kaldırdığında bile ben yine aynı boşlukta boğuluyordum.
O ki: kendisini yarı yolda bırakanlara ispat edebilmek için yanında olanları görmek, aklının ucundan bile geçmedi. Böyle birisinin korkuları bile bir hayli garipti. Dünya sözlerine kapılıp giderim diye, tüm şiirlerin tüm şarkıların özünü reddetmişti.
Özür Dilerim Daria.
Sana bu mektubu hüzünle başlayıp hüzünle bitirirken, derinlerindeki merakla bırakmak istemiyorum seni. Bilmeni isterim ki hiçbir zaman hiçbir kimseyle kavgam olmadı. Sadece içimde, bir kasırga gibi gelip geçen ümidin yıktığı enkaz yığını kaldı. Zaman yüreğimin üstüne birer birer tozlarını bırakırken senin benim için telaşa kapılmamanı dilerim çünkü: Bu, o ve onun gibilerin bıraktığı acı hatıralara yazılmış bir mektuptu.
Unutma ki: Gözleri varken göremeyen insanlara rağmen ben hala yaşıyorum.